8 Kasım 2012 Perşembe
İçini Döktüren Yazı
Hep reklamlarda ki veya dizilerde ki gibi bir hayatım olacağına inanmıştım. Aslında öyle bir hayatım vardı. Öyle bir hayatım olabilirdi de. Ama olmadı. Aynı istek içimde hala var. Ama yaptıklarımla , olanlarla bunun olması imkansız gibi gözüküyor maalesef. Şuanda öyle boktan bir durumdayım ki yapmam gereken tonlarca şey varken burada oturup bu yazıyı yazıyorum. Neden yazıyorum neye , kime yazıyorum onu bile bilmiyorum. Hani desem ki ergenliğe girmedim acısı şimdi mi çıkıyor o da değil. Ergenliğin en doruk noktasını yaşadım yani. Hani aksiyon filmlerinde birini kaçırırlar sonra onu kurtarmak için kahramanı gelir mutlu sonla biter ya , ben o filmler deki gibi kaçırılmış ama hiçbir zaman kahramanı gelmemiş , gelmeyecek olan biri gibi hissediyorum kendimi. Önceden birileri deseydi ilerde böyle böyle olacaksın diye güler geçerdim herhalde. Ama işte öyle olmuyormuş işler , olmuyor biri vaya bir şey gelip her şeyin içine sıçıp gidebiliyor. Bu kimsenin kabahati değil tabi ki. Ortada bir kabahat varsa o da bu kadar güçsüz olmandır işte. Oysa ki hep korkmuştum ben. Böyle durumlara düşmekten. Güçsüz olmayacaktım hiçbir zaman. Sadece bir kez , biri için , bir şey için tüm kalkanlarımı indirecektim ve o da bunu kötü kullanmayacaktı. Ama olmadı. Evde ki hesap çarşıya uymadı. Uyduramadım. Ee ne olacak peki derseniz , bende ne olacağını pek bilmiyorum açıkçası. Zaten şu sıralar pek çok şeyin cevabını da bilmiyorum. Önümde başladığım yola devam edebilmem çok önemli bir viraj var ve bunu geçebilmem için birinin beni kolaylaması gerek gerçekten. Hiçbir şeyi bilmeyen ben , hiçbir şeyi bilmeden hayatımın dönüm noktalarından biri olduğunu düşündüğüm bu yolda ne olacağımı her şeyden çok ama çok merak ediyorum.
7 Kasım 2012 Çarşamba
Görünen Köy Kılavuz İster - Hayat Tecrübesi
Çoğu insan hayatını belirli bir düzende yaşamakta. Bu düzen bazı insanlar tarafında veya bazı şeyler tarafından oluşur. Düzeni seven biri için düzenden çıkmak oldukça zor. Benim için de aynen öyle. Hayatımın düzeni bozuldu mu sudan çıkmış balık gibi olurum. Oldum da.
Her şey tıkırında giderken düzeninizi sağlayan , hatta sizi mutlu eden ender şeylerden biri olan dört elle sarıldığınız kişi veya her ne ise kendinizi boşlukta hissedersiniz. Bu lise çağında ne yapacağını bilmeyen , çeşitli triplere girilen bir boşluk değil , boşluğun ta kendisidir. Hele ki hayatınızın temel taşlarını oluşturan şey bir çeşit duygusal bağ ise tam anlamı ile boku yemiş durumdasınız demektir. Yeni bir yola girersiniz ve bu yol epey bir zorluklarla dolu olur.Başlangıçta olayın farkına varmaya çalışırsınız. Farkına varmak istemezsiniz. Farkına vardığınız an ise artık tamamen değişmiş biri olarak ortaya çıkarsınız. Kendinizi tanımakta zorluk çekersiniz. Çevrenizde ki her insana karşı tavrınız , duruşunuz değişir. İyi iken bir anda dünyanız kararmış gibi olur. Eskiyi istersiniz. Sahip olduğunuz o mükemmel düzeni , mükemmel hayatı geri istersiniz. İçinizde sizi mahvedecek olan " acaba " umuduna bağlı bir şekilde yaşamaya başlarsınız. Artık olanların farkında olsanız bile içinizden ufak çapta da olsa inkar etmeye devam edersiniz. Dediğim gibi bu olanlar bir duygusal bağ yüzünden olduysa normale dönüş epeyce zor olur. Hatta şuanda geri dönüşün tamamen olabileceğine inanarak da bu yazıyı yazdığım söylenemez. Ne bok yiyeceğinizi bilmeden yaşamaya devam edersiniz yinede. Eskileri hatırlar , hüzünlenirsiniz. Eskileri hatırlamak için elinizde ne varsa onu yaparsınız. İşin en acı kısmı da geriye dönüş için boşa kürek sallamaya devam edersiniz. Çevrenizde ki insanlar size acıyarak bakar. Yardım etmeye çalışırlar. Elinizin tersi ile itersiniz. İyi niyetli de olsa yardımlarının hiçbir halta yaramayacağını bildiğiniz için umursamazsınız. Bol bol yürürsünüz. Yalnız kalmayı her zaman seviyor olsanız da daha da yalnızlaşmak istersiniz. Sigara içiyorsanız daha çok sigara içersiniz. İçki içiyorsanız maddi gücünüzün yettiği kadar içki içmeye devam edersiniz. Eskiden yürüdüğünüz , huzurla yürüdüğünüz yollarda aynı huzuru ararsınız. Dostunuz ile kafa dağıtmaya çalışırsınız o da bir halta yaramaz. Verilen tavsiyelere uyup başka insanlarda o huzuru , düzeni ararsınız o da bir halta yaramaz. Aklınız bir yerde takılmış olup ne varsa içinize atarsınız. 7/24 içinizde ki " Acaba ? " ya cevap ararsınız. Ne yaptığını merak ettiğiniz için elinizde hangi kaynak varsa sürekli onu kullanarak merakınızı gidermeye çalışırsınız. Bunu yaparken kendinizi daha da boka dönüştürürsünüz. Yapmanız gereken şeyleri yapamazsınız. Vicdan azabı yaşarsınız. Özlem duygusu dört bir yanınızı sarar buna engel olamazsınız. Her şeyden bir anlam çıkarmaya çalışırsınız daha da kötü olursunuz. Her şeyi bırakıp uzaklaşmak istersiniz bunu da yapamazsınız. Hayatından çıkmak istersiniz aslında bunu düşünürken bile korkarsınız. Yolunuza devam etmek için yapmanız gereken şeyler bellidir belki de önünüzde olsa bile görmek istemezsiniz eskiyi istersiniz. Eskiyi istemek , buna bağlı kalmak alışkanlıktan olmadığını bilseniz bile bunu kimseye anlatamazsınız. Eğer bu bir duygusal bağ ise aslında siz bunun en büyüğünü en güzelini , en özelini hatta herkesin aradığı istediği şeyi yaşadığınız için onu tekrar istersiniz bunu da kimseye anlatamazsınız. Tek anlatmak istediğiniz kişiye bile anlatamazsınız. Aklınızda milyonlarca soru olur. En sonunda kendinizi acırsınız. Acımalısınız da çünkü o durumdasınızdır.
İşte tam bu anda aslında görünen köy için bir kılavuza ihtiyaç duyarsınız. Elinizden tutup sizi normale döndürebilecek birine ihtiyaç duyarsınız Ama siz bu haldeyken , sizi o köye götürecek , elinizden tutacak birinin bile o olmasını isterken o köye gitseniz ne değişir ? İnanın bunu bilmiyorum. Olur da bir gün tüm bu soruların cevabını verebilecek duruma gelirsem , sanırım hayatın şifresini de çözmüş olacağım.
Her şey tıkırında giderken düzeninizi sağlayan , hatta sizi mutlu eden ender şeylerden biri olan dört elle sarıldığınız kişi veya her ne ise kendinizi boşlukta hissedersiniz. Bu lise çağında ne yapacağını bilmeyen , çeşitli triplere girilen bir boşluk değil , boşluğun ta kendisidir. Hele ki hayatınızın temel taşlarını oluşturan şey bir çeşit duygusal bağ ise tam anlamı ile boku yemiş durumdasınız demektir. Yeni bir yola girersiniz ve bu yol epey bir zorluklarla dolu olur.Başlangıçta olayın farkına varmaya çalışırsınız. Farkına varmak istemezsiniz. Farkına vardığınız an ise artık tamamen değişmiş biri olarak ortaya çıkarsınız. Kendinizi tanımakta zorluk çekersiniz. Çevrenizde ki her insana karşı tavrınız , duruşunuz değişir. İyi iken bir anda dünyanız kararmış gibi olur. Eskiyi istersiniz. Sahip olduğunuz o mükemmel düzeni , mükemmel hayatı geri istersiniz. İçinizde sizi mahvedecek olan " acaba " umuduna bağlı bir şekilde yaşamaya başlarsınız. Artık olanların farkında olsanız bile içinizden ufak çapta da olsa inkar etmeye devam edersiniz. Dediğim gibi bu olanlar bir duygusal bağ yüzünden olduysa normale dönüş epeyce zor olur. Hatta şuanda geri dönüşün tamamen olabileceğine inanarak da bu yazıyı yazdığım söylenemez. Ne bok yiyeceğinizi bilmeden yaşamaya devam edersiniz yinede. Eskileri hatırlar , hüzünlenirsiniz. Eskileri hatırlamak için elinizde ne varsa onu yaparsınız. İşin en acı kısmı da geriye dönüş için boşa kürek sallamaya devam edersiniz. Çevrenizde ki insanlar size acıyarak bakar. Yardım etmeye çalışırlar. Elinizin tersi ile itersiniz. İyi niyetli de olsa yardımlarının hiçbir halta yaramayacağını bildiğiniz için umursamazsınız. Bol bol yürürsünüz. Yalnız kalmayı her zaman seviyor olsanız da daha da yalnızlaşmak istersiniz. Sigara içiyorsanız daha çok sigara içersiniz. İçki içiyorsanız maddi gücünüzün yettiği kadar içki içmeye devam edersiniz. Eskiden yürüdüğünüz , huzurla yürüdüğünüz yollarda aynı huzuru ararsınız. Dostunuz ile kafa dağıtmaya çalışırsınız o da bir halta yaramaz. Verilen tavsiyelere uyup başka insanlarda o huzuru , düzeni ararsınız o da bir halta yaramaz. Aklınız bir yerde takılmış olup ne varsa içinize atarsınız. 7/24 içinizde ki " Acaba ? " ya cevap ararsınız. Ne yaptığını merak ettiğiniz için elinizde hangi kaynak varsa sürekli onu kullanarak merakınızı gidermeye çalışırsınız. Bunu yaparken kendinizi daha da boka dönüştürürsünüz. Yapmanız gereken şeyleri yapamazsınız. Vicdan azabı yaşarsınız. Özlem duygusu dört bir yanınızı sarar buna engel olamazsınız. Her şeyden bir anlam çıkarmaya çalışırsınız daha da kötü olursunuz. Her şeyi bırakıp uzaklaşmak istersiniz bunu da yapamazsınız. Hayatından çıkmak istersiniz aslında bunu düşünürken bile korkarsınız. Yolunuza devam etmek için yapmanız gereken şeyler bellidir belki de önünüzde olsa bile görmek istemezsiniz eskiyi istersiniz. Eskiyi istemek , buna bağlı kalmak alışkanlıktan olmadığını bilseniz bile bunu kimseye anlatamazsınız. Eğer bu bir duygusal bağ ise aslında siz bunun en büyüğünü en güzelini , en özelini hatta herkesin aradığı istediği şeyi yaşadığınız için onu tekrar istersiniz bunu da kimseye anlatamazsınız. Tek anlatmak istediğiniz kişiye bile anlatamazsınız. Aklınızda milyonlarca soru olur. En sonunda kendinizi acırsınız. Acımalısınız da çünkü o durumdasınızdır.
İşte tam bu anda aslında görünen köy için bir kılavuza ihtiyaç duyarsınız. Elinizden tutup sizi normale döndürebilecek birine ihtiyaç duyarsınız Ama siz bu haldeyken , sizi o köye götürecek , elinizden tutacak birinin bile o olmasını isterken o köye gitseniz ne değişir ? İnanın bunu bilmiyorum. Olur da bir gün tüm bu soruların cevabını verebilecek duruma gelirsem , sanırım hayatın şifresini de çözmüş olacağım.
6 Ekim 2012 Cumartesi
Sevgili Olmak Ya da Olmamak - Hayat Dersi
Bir kızla bir erkek ne kadar arkadaş olabilir ki? Ya da aralarında ki arkadaşlık , sevgili olmaktan ne kadar farklı olabilir ki? Canımlı cicimli sözler , elle ele tutuşup yürümeler dışında pek de bir farkı yok aslında. Zaten sevgililikte arkadaşlık sevgisinin yoğunlaşıp hormonlarında devreye girmesiyle ortaya çıkmaz mı?
Sevgililik 3 döneme ayrılır. Başta arkadaş olursunuz , sonra sevgili olup bal aylarını yaşarsınz. Daha sonra da sevgilinizi kaybetmemek çabalarsınız. Sevgililikte herkesin farklı beklentileri vardır. Bazıları huzur ister. Bazıları sürekli heyecan ve hareket ister. Bazıları maço erkek ister. Bazıları kılıpık erkek ister vs. Her insan farklı farklı şeyleri farklı farklı insanlardan ister. Önemli olan her isteğiniz karşılanmayacağını bilip ortada ki pozitif şeyleri görüp mutlu olmaktır.
Artık herkes Romeo ve Juliet gibi Aslı ile Kerem gibi aşlar yaşamak istiyor. Ya da izlediği romantik bir filmde ki gibi sözde birbirlerine deli gibi aşık olmak istiyor. Ama şunun farkındamıyız acaba , Romeo - Juliet , Aslı ile Kerem birbirlerini her an görüp , mesajlaşsaydı , aralarında hiçbir engel olmasaydı aşkları bu kadar büyük olabilirdi. Ya da izlediğimiz o romantik filmlerin mutlu sonlarından sonra onlarda gerçekten ilk günkü gibi birbirlerine aşık kalıyorlar mıdır?
Her şeyin hep ilk günkü kadar toz pembe olmasını istiyoruz. Yaptığımız en büyük yanlış bu belki de. Yani 30 yıllık 40 yıllık evli insanlar , bu kadar süre beraber kalmalarının nedeni birbirlerine ilk gün ki gibi aşık olmaları mı? Hiç sanmıyorum. Önemli olan birlikte olduğun insanla mutlu olman değil midir? Ya da senin onu sevdiğini bilmek , aynı şekilde onun da seni sevdiğini bilmek. Seni hiç kırmıyacağını bilmek de yeterli değil midir? Yeterli olması gerekmez mi ? Yeterli olması gerekir fakat hiçbir zaman , hiçbir kişi için yeterli olmuyor. Hep daha fazlasını istiyoruz. Şunun farkına varamıyoruz. 5 yıl önce dinlediğiniz en sevdiğiniz şarkıyı hala aynı şekilde mi dinliyorsunuz?
Sevgililiğin bittiği dönem hayatınız da ki en karmaşık , en iğrenç dönemlerinden bir tanesi olur genelde. Tekmeyi koyanla koymayan arasında farklar vardır elbet. Tekmeyi koyan insan eğer vicdan azabı çekiyorsa bunu unutmak için kafasını dağıtmak ister. Bunun için de arkadaşları ile gezer tozar. Tekmeyi yiyen gencimiz de ilk anda kendini içkiye , içiyorsa sigaraya vurup aynı zamanda hayatın dibine de vurur. Olayı kabullenmesi uzunca bir zaman alır. Ayrıldığı insanla hala konuşuyor sa en ufak şeylerden milyonlarca anlam çıkarır. 1 gün için de 5 kere umutlanıp bunların hepsini bir anda kaybedip yine kendini içki ve sigaraya vurur. Tekmeyi yiyen genç içinse en zor durum içinde hep bir umut olmasıdır. O umut yer bitirir onu.Bu yüzden çabalar , sevgilisin geri kazanmak için didinir durur. Umudunu kaybettiğinde ya da sevgilisini geri kazandığın da kendince hayat dersini çıkarır. " Bir daha asla bu duruma düşmeyeceğim. "
Sorduğum onca soruya kendi açımdan cevap vermek gerekirirse , bence bir kız ve erkek pek ala arkadaş olabilir. Fakat belirli koşullar vardır. Erkek ve kız sevgililik duygusunu gidermek için kendilerini farklı insanlarda tatmin etmeleri gerekir. Sevgililik yeri geldiğinde arkadaş duygusuyla hiç bir alakası olmaz. Boş kaldığınız her an gözünüzün önüne o geliyorsa veya her gece yatmadan tekrar sevgili olmak için dua üstüne dua ediyorsanız , kendinizi başka insanlara adarken , başka insanlar ile birlikteyken yine de onu özlüyor ve aklınıza o geliyorsa , işte bu aşktır dostum , sevgili olmanın çok üstünde bir şey.
Hani yazının bir yerinde umudunu kaybetmeyip her şeyden milyonlarca anlam çıkaran ufacık umudunun peşinde konuşan o genç ne yapmalı? o genç bir üst paragrafta ki duyguların hepsini yaşıyorsa sonuna kadar gitmeli. Çünkü bu kadar seven biri , bu kadar aşık olan biri nasıl ve ne kadar yanılabilir ki ?
22 Haziran 2012 Cuma
Hüzünlü Yazı - En Zor Yazı * 2012 Nba Finalleri
Miami Heat - Oklahoma City Thunder : 4 - 1
Bu tip şeylerde hiç bir zaman iyi olamadım. Son sözleri söylemek benim işim değil sanırım , oldukça zorlandım bu yazıya da başlamadan önce. Her şeyin sonu. Tek şampiyon. Bir tarafta hüzün. Bir tarafta " Hayatında ki en mutlu gün " olduğunu söyleyen Lebron James ve takımı...
Şampiyon olduktan sonra ki konuşmasın da böyle dedi Lebron James. " Hayatımda ki en mutlu gün bugün. " Bunu zaten söylemesine gerek yoktu aslında. Boston Celtics serisinin 6. maçından beri şampiyonluğu ne kadar çok istediğini gösteriyordu bizlere Lebron James. Bu arada yan tarafta ki fotoğraftan korkan bir tek siz değilsiniz merak etmeyin. Bende bu fotoğrafı koyarken korktum. Korkulmayacak gibi değil ki zaten...
Bu bakış bir oyuncuda ki konsantrasyonun hangi seviyelere gelebileceğinin göstergesi. Kendini adamışlığın fotoğrafı bu. Bir düşünsenize. Rakip takımdasınız ve rakip takımın en önemli oyuncusu size bu gözlerle bakıyor. Aman Allahım!
Lebron James o maç 45 sayı - 15 rib. - 5 asist ( 19-26 FG ) ile en özel Playoff maçlarından birini oynayarak , Boston a seriyi bitirme şansı vermedi ve takımı mutlu sona bu konsantrasyon ile taşıdı.

.jpg)
Oklahoma City Thunder cephesine geçersek , gelecek vadeden bu genç takım için çok çok önemli bir yıl geride kaldı. Büyük bir hüzün yaşamış olsalar da acı çekilmeden şampiyonluk yaşanmıyor gerçekten.( Bunu şöyle söylesek daha iyi olur. Lebron James şampiyon olmak için 9 yıl bekledi. ) Oklahoma finallerde kazandığı tecrübe ve " bilenme " ile bu takımı koruyabildikleri süre boyunca her sene şampiyonluğun önemli adaylarından biri olacaklardır kesinlikle. Oklahoma seneye de bu seviyelerde oynayacaktır fakat şunu üzülerek söylesem de koç konusunda gerçekten çok çok büyük sıkıntıları var. Oklahoma taraftarı olmasam da dün Scott Brooks resmen çıldırtı beni. Seri boyunca yaptığı , özellikle yapmadığı tercihler ile takımı katletti adeta. Derek Fisher tamam önemli oyuncudur , çıkar bir üçlük atar oyunun akışını değiştirir fakat aldığı uzun süreler takımını çok çok olumsuz etkiledi gerçekten. Atletizmin çok çok ağır bastığı bu seri de Derek Fisher ın aldığı uzun süreler takımın savunmasını oldukça aşağı çekti. Aynı zamnda 4 kısa ile oynayan Miami ye aynı sistemle karşılık vermeye çalışarak da en büyük hatayı yaptı Scott Brooks. Perkins konusunda saçma bir şekilde ki ısrarı , İbaka - Collison ikilsini ilginç bir şekilde hiç ama hiç denememesi ve daha bir sürü şey ile takımın kuyusunu kazdı desem çok da abartmış olmam herhalde. Scott Brooks kendi doğrularından asla vazgeçmeyen katı kuralları olan , tabularını yıkamayan bir koç. Bazı durumlar için bu iyi bir özellik olsa da takım kötüye giderken siz takımın koçu olarak bir değişklik yapmıyor , yapamıyorsanız sorun büyük gerçekten. Seneye de takımın başında Scott Brooks olacaktır büyük ihtimalle fakat Oklahoma ' nın bu koç ile şampiyon olması çok zor gözüküyor maalesef. Olurlarsa da zaten Nba in en özel takımlarından birisi olacaklardır orası kesin.
Göz açıp kapayıncaya kadar geçen kısaltılmış sezon , her türlü aksiliğe rağmen yinede harika bir sezonu geride bıraktık. Bu yıl çocukluk hayalini gerçekleştiren , bütün sezon boyunca yaşadıkları sıkıntıya baskıya karşılık alınabilecek en güzel hediye ile sezonu bitiren Lebron ve arkadaşlarını tebrik ediyorum. Seneye normal bir sezonda daha az sakatlık ile ve daha güzel çekişmeli bir yıl olmasını umuyorum. Hiç bir zaman yapamadığım şeyi yine yapamadım. Bu hüzünlü yazıyı , benim için en zor olan yazıyı yine bitiremedim , bitiremedim...
12 Haziran 2012 Salı
Her Şeyin Sonu - Çocukluk Hayali * Nba 2012 Finalleri *
Oklahoma City Thunder - Miami Heat
Herkesin çocukken sahip olduğu bir çocukluk hayali vardır. Kimileri doktor olmak ister , kimileri astronot. Bu oyuncuların çoğu ise , çocukken yaşadıkları getto mahallelerinde basketbol topuyla tanıştıklarından beri tek bir hayalleri var... Nba de oynamak ve şampiyonluk yüzüğünü takabilmek...
Bu hayali 24 oyuncudan 12 si kazanacakları 4 maç ile sonunda gerçekleştirebilecek. Geçen seneden bilenmiş bir takımla , gençlik ateşi tavan yapmış başarıya çok aç bir takımın mücadelesine tanık olacağız Nba finallerinde. Buraya kadar hak ederek gelmiş iki takımdan söz ediyoruz. Oklahoma zaten her seride maçların çoğunu domine ederek buraya kadar geldi. Miami ise daha zor yollardan , süper yıldızının 6. maçta ki insanlık dışı performansı ile doğu şampiyonu olarak buraya geldi.
Miami için işler geçen seneye oranla bu sene daha zor gibi gözüküyor.Öncelikle Oklahoma ya oranla daha yorgun geliyorlar ve birebir eşleşmelerde sanki daha dezavantajlı taraf gibi gözüküyorlar. Ama bence bu görünürde "dezavantaj" Miami için bir avantaj. Favori olmak , baskı altında olan taraf olmak her zaman daha zordur. Bu sene bu baskıyı daha az yaşayacaklardır. Lebron 6. maçta basketbolunu hangi seviyelere kadar çekebileceğini , konsantre olunca neler yapabileceğini gösterdi. Ama Miami için finallerde asıl önemli olan şey Wade ve Bosh ın performansı ile birlikte , Miami nin o övgüyle bahsedilen savunma seviyesi. Miami agresif savunma yaptıkça daha iyi hücum performansı gösteren bir takım. Oklahoma yı ne kadar durdurabilecekleri ise bu serinin kilidi olacaktır. Bu hedef uğruna gelmiş 3 yıldız oyuncu bakalım hedeflerini bu sene gerçekleştirebilecekler mi.

Her iki takıma baktığımızda da avantajlı olan taraf OKC gibi gözükse de geçen seneden " bilenmiş " bir Miami , her an her şeyi yapabilir. Dinamizin hakim olduğu , birebir eşleşmelerinin takım oyununa oranla daha ağır olacağı bir seri olacak gibi duruyor. Ama sonuç olarak savaşanın , şampiyonluğa gerçekten inanan , bunu gerçekten isteyen takım şampiyon olacaktır. Bakalım çocukluk hayalini hangi oyuncular gerçekleştirecek.
7 Haziran 2012 Perşembe
Gençlik Ateşi- Bir Rocky Filmi* Spurs - OKC Batı Finali Seri Değerlendirmesi
San Antonio Spurs 2 - 4 Oklahoma City Thunder

Kaybeden taraf San Antonio Spurs sezon boyunca istediği basketbolu sahaya yansıtarak buraya kadar geldi. Her maç 10 , yeri geldiğinde 12 kişilik rotasyon ile oynayarak çoğu takımın yapmadığı yaparak , Süper yıldızlarının eline bakmadan takım olgusu ile herkesin takdirini kazanarak başarılı bir sezonu geride bıraktılar. Son yıllarda takım basketbolu iyice kaybolmuşken Spurs bizlere ilaç gibi geldi adeta. Özellikle benim için " Lakers kazanamaz ise Spurs şampiyon olsun abi " dediğim bir takımdı Spurs.
Oklahoma City Thunder ise geçen sene Batı Finaline kadar çıkıp oldukça başarılı bir sezon geçirmişlerdi. Bu sezon için de takım oldukça yüksek beklentiler ile yeni sezona başladı. Geçen seneden tecrübe kazanmış bu genç takımın bu sezon yapacaklarını herkes merakla bekliyordu. Oklahoma ligi bir kaç takımla beraber domine ederek normal sezonu tamamladı ve sezon boyunca batının en iyi iki takımı olarak duran Spurs - OKC batı finalinde karşı karşıya geldi.
Serinin ilk 2 maçında Spurs , Oklahoma City Thunder ı ezdi geçti adeta. Spurs bu 2 maçta yapmak istediği her şeyi yaptı. Harika bir hücum performansı ve inanılmaz bir savunma performansı gösterdiler. Oklahoma ya karşı nasıl savunma yapılması gerekiyorsa öyle savunma yaptılar. Herkes San Antonio nun bu basketbol ile OKC yi rahat geçeceğini düşünürken , yaralı boksörümüz Rocky kendi evinde ki maçlarda öyle bir geri dönüş yaptı ki Spurs ün bütün öz güvenini elinden aldı adeta. Spurs gibi tecrübeli bir takımı bir an olsun bile ayağa kaldırmadan , 4 maç üst üste kazandılar. İlk 2 maçtan sonra , maçların her anında karakterlerini sahaya yansıttılar ve geçen sene yapamadıklarını yapıp Batı şampiyonu oldular. Oklahoma ' nın buralara kadar gelmesinde Durant in dışında 2 tane daha önemli faktör vardı tabi...
Russell Westbrook için sezon boyunca hep saatli bomba dedik. Ne yapacağı belli olmaz dedik. Gözü karardı mı takımını yakabilecek kadar kötü işlere imza atabiliyor dedik. Ama bu seride karşımızda bambaşka bir Russell Westbrook vardı. Şut seçimleri , her geçen maç oyununun üstüne biraz daha koyması inanılmaz gerçekten. Final de de kendini süper kahraman olarak görmez ise Oklahoma nın en büyük artısı olacaktır Russel Westbrook. Biraz da James Harden dan bahsetmek gerekirse , bu sene kendini ne kadar geliştrdiğini söylemek bizlere düşmez sanırım. Sonu gelmeyecek gibi duran sakalının uzamasının yanı sıra , oyunu da bir o kadar büyüdü James Harden nın. Takımın momentumunu değiştirmesi için çok ama çok önemli bir faktör olduğu kesin. Takımlar Russell Westbrook a ve KD ye konsantre olduğu anda James Harden sahneye çıkıp bir anda bütün rüzgarı Oklahoma nın arkasına alarak , takımına çok çok büyük bir ekstra güç katıyor.
Kevin Durant... 80 ler ruhunu taşıyan bir kaç genç süper yıldızdan biri. Aklında sadece basketbol olduğunu , kazanmak olduğunu her maç çok net bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Kendisini ve takımını getirdiği nokta zaten ortada. Kendi oyununu geliştirmenin dışında Russell Westbrook un karakterini bile değiştirdi Kevin Durant. Her sene geliştirdiği hücum silahları ile Kobe mi ? Lebron mu? Tartışmalarına 3. isim olarak da eklendi kesinlikle. Derrick Rose ile beraber başarılar , şampiyonluklar kazanmasını istediğim tek oyuncu. Çünkü onun aklı hafta sonu partilerinde veya bireysel başarılarda değil , sezon sonunda takımı ile kazanacağı şampiyonlukta...
Oklahoma City Thunder ın finallerde ki rakibi daha belli değil. Fakat karşılarına Miami de gelse , Boston da gelse kesinlikle favori durumundalar. Bu genç , yetenekli , başarıya aç takımın Nba şampiyonu olup , olamayacağını ise merak konusu.
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Geç Olsun Güç Olmasın.- Nba Batı Finali 2012
San Antonio Spurs - Oklahoma City Thunder
Yazının zamanının geciktiği aşikar olsa da , Amerikan basketbol liginde konferans finalleri varsa , biz de de üniversite finalleri var maalesef. Her ne kadar bugün 2 sınavım olduğu için yazıyı zamanında yazamamış olsam da , madem sabahlamışız , e beklentilerin bu kadar büyük olduğu bir maçı kaçırabilir miydim?! Belki girdiğim iki finalden de kalacağım , fakat pişman mıyım ? Asla!

Oklahoma aslında her zaman ki oynadı. Ya da oynamaya çalıştı desek daha doğru olur. Fakat karşılarında kendilerini o kadar iyi analiz etmiş bir takım vardı ki , maçı kazanmaları çok çok zordu. Ve başaramadılar da. Tabi ki bugünkü maç bütün serinin böyle gideceğini göstermez ama , her maçından keyif alacağımız bir seri bizleri bekliyor orası kesin. Oklahoma bu maçtan sonra yapması gerekenleri daha iyi görmüş olmalı. Hücum artık sadece Perkins veya İbakanın tepeden perdesi ile Westbrook un şut atması ile ya da Durant in bireysel yetenekleri ile veyahut Harden nın içeri zorlamaları ile çözülecek gibi gözükmüyor. Daha çok pas yapıp , en doğru hücumu seçmek zorundalar. Savunma da daha agresif olup San Antonio yu set hücumu dışına çıkarmaları gerekiyor. İşleri hiç ama hiç kolay değil fakat seri en azından 7.maçı görecekmiş gibi hissediyorum. Ya da belki de böyle bir seriden 7 maç izlemek istediğim içindir bu his bilmiyorum.
Ama kesin bir şey varsa , bu seri uykusuz kalmanıza , sınavlarınıza daha az çalışmanıza kesinlikle değecek bir seri. San Antonio bu oyununu ne kadar devam ettirebilecek , Oklahoma buna cevap olarak ne kadar kendilerini zorlayıp San Antonio nun canını sıkabilecek , yakın zamanda bunu göreceğiz.
27 Mayıs 2012 Pazar
NBA DOĞU FİNALİ 2012


Sonuç olarak harika bir seri bizleri bekliyor. Mücadelinin doruk noktasına ulaşacağı maçlar olacaktır. Konferans finallerinin tamam Cnn tarafından yayınlanacaktır bu arada. Bu yüzden benim gibi çalışmanız gereken lanet finalleriniz yoksa kapın bira ve cipsinizi , doyasıya izleyin maçları. Bu seri için tahmin yapmak her ne kadar zor olsa da artı - eksilere baktığımız da Miami dahaa avantajlı gibi gözüküyor. Normal sezonda Boston nın Miami ye karşı bariz üstünlük sağlaması ise daha da zorlaştırıyor tahminleri. Fakat ben Miami nini bu seriyi bir şekilde geçeceğine inanıyorum.
Nba Konferans Yarı Finalleri Değerlendirmesi - 4 * Celtics - 76ers
Boston Celtics : 4 - 3 : Philadelphia 76ers


25 Mayıs 2012 Cuma
Nba Konferans Yarı Finalleri Değerlendirmesi - 3 * Heat - Pacers
Miami Heat : 4 - 2 : İndiana Pacers
Heyecan dolu bir seri daha sona erdi. Her an her şeyin değişebildiği , Miami nin kırılma noktasına geldiği bir seri geride kaldı. İndiana Pacers , Orlando karşısında çok da iyi gözükmemişti aslında. Sorunlu Orlando karşısında seriyi rahat geçmiş olsalar da , hücum da ki uzun sayılabilecek durağanlıkları , takımın yıldızı olan Granger ın istenilen önder haline gelememesi başlıca sorunlarından oldu. Miami karşısında da bu sorunları yaşasalar da , Miami nin sahasında alınan galibiyet takımı bir anda havaya soktu. Daha çok inanarak oynamaya başladılar. Miami cephesinde ise çok kritik bir seriyi geride bıraktıklarını söyleyebiliriz. Özellikle D. Wade in Erik Spoelstra ile yaşadığı ufak çaplı sorun , Miami için hiç iyi sinyaller vermese de, kırılma noktası İndiana nun sahasında kazandıkları 4. maç oldu. Bosh ın sakatlığı , Wade in yaşadığı sorunlar , aynı zamanda Wade in felaket şut atması 4. maç öncesi dengelerin İndiana ya doğru kaymasına neden olsa da , Lebron Detroit serisinde ki maçtan sonra en efsanevi play off maçlarından birisini oynadı. Kendi performansı dışında Wade i de oyuna sokması ise serinin kaderini değiştirdi. Wade - LeBron önderliğinde maçı kazanan Miami Heat , o maçla seriyi de aldı aslında. İndiana cephesinin gereksiz yere seriyi gerginleştirmesi de Miami için tuz , biber oldu desek yanılmış olmayız. Miami için bundan sonra ki sorunlar içinde en önemli görünen şey ise Chris Bosh ın ne zaman döneceği olacaktır. Konferans finaline yetişmesi beklenen Chris Bosh , döndüğünde göstereceği performans ve bu seri de yıpranan Wade ve özeliikle LeBron nın bu performanslarını ne kadar aynı seviye de tutabilecekleri de belirleyici etkenlerden olacak.
İndiana cephesinde ise aslında başarılı bir sezonu geride bıraktılar diyebiliriz. Her ne kadar seriyi kaybettikleri için doğal olarak hayal kırıklığı yaşıyor olsalar da , normal sezonu 3. tamamlayıp şampiyonluğun en önemli adaylarından Miami ye " ufak ayrıntılar " da kaybetmiş olmaları onlar için başarı sayılabilecek bir durum. Oldukça genç , potansiyelli bir takım. Gelecek için bol bol umut verdiler bizlere. Daha çok başarı içinse , takım içinde ki önder sorununu , oyun sıkıştığı zaman hücumu rahatlatabilecek , bu genç takımı motive edebilecek birilerine ihiyaçları olduğu çok açık. Bu soruna çözüm bulmaları sonunda , onlar için beklenen başarının gelmesi içten bile değil.
24 Mayıs 2012 Perşembe
Nba Konferans Yarı Finalleri Değerlendirmesi - 2 * OKC - Lakers
Oklahoma City Thunder : 4 - 1 : Los Angeles Lakers
Beklentilerin haklı çıktığı bir seri oldu desek çok da yanlış olmaz sanırım. Belki de Lakers taraftarlığının verdiği duygu olsa gerek , Lakers ın bu seri de OKC ye sürpriz yapabileceğini düşünüyordum. OKC her maçta ağırlığını , dinamizimini göstermiş olsa da , ufak ayrıntılar Lakers a pahalıya mal oldu. 2. maçı sonunda yapılan basit hatalar , basit top kayıpları , olmayacak savunma zaafları mağlubiyetin gelmesine ön ayak oldu. OKC ise yapması gereken uzun savunmasını mükemmel yaptı. Kevin Durant ve Russell Westbrook u bir kenara koyarsak , James Harden bütün sezon olduğu gibi , bu seride de harika işler yaptı. Aslında dengeleri de her seferinde James Harden kenardan gelerek değiştirdi. Lakers cephesini özetleyecek olursak ; Lakers için Pau Gasol devri bitmiş gibi geliyor. İyi bir takas da gerek Bynum gerek Gasol ü elden çıkarabileceklerine inanıyorum. Çıkarmalılar gibi de gözüküyo maalesef. Hücum anlamında vasatı aşamadılar bir türlü. Tabi bunda Mike Brown ın " dahice " (!) hücum planlarının da etkisinin olduğunu söylemeden edemeyeceğim maalsef. Özellikle Kobe kenarda iken , bir tane Ramon Sessions - Gasol P & R ü oynatmayan , Bynum ı daha efektif kullanmayan Mike Brown ne düşünüyor inanın anlamış değilim. Hücum zaaflarının yanında Lakers ın bir tane de ceza şutörüne ihtiyacı olduğu bariz ortada. Bu Şutörün ne Matt Barnes , ne de Ron Artest in olmadığı besbelli. Lakers ın takaslarda buna da bir çözüm bulması şart. Lakers ın hücum zaaflarının yanı sıra , defansif anlamda da zaafları var. Bu normal sezonda çok gözükmese de Playofflar da iki dinamik takım karşısında , Denver ve özellikle OKC karşısında "yaşlı " , yavaş kaldılar. Hele bazı maçlar da picklerden çıkamayıp Ty Lawson ve yine özellikle Russell Westbrook tan yenilen sayılar saç baş yoldurttu. (!) Lakersın futbol tabiri ile " kan değişimine " ihtiyacı olduğu çok açık. Bu kan değişimi koç yönünde mi olur oyuncu yönünde mi olur , yoksa ikisi de olur mu bilmem ama olacağı kesin. Mike Brown ın takımda kalma olasılığı maalsef yüksek gibi gözükse de bakalım yeni sezonda neler yapacak Lakers. Özellikle yaz sezonunu nasıl geçirecekler , merakla bekliyor olacağım.
Oklahoma cephesinde ise işler gayet iyi gidiyor. Sezon sonuna doğru düşüşe geçtiği gözüken Russell Westbrook , bu seriyi oldukça iyi geçirdi. OKC savunma işinde de şampiyon olması gereken bir takım seviyesine gelmiş gibi .Kevin Durant - Russell Westbrook ikilisinin yanında belki de anlık katkı olarak , momentumun değişmesi açısından James Harden çok çok önemli işler yapıyor. Geçen seneden tecrübe kazanmış , taraftar desteğini sonuna kadar arkasına almış OKC , konferans finallerine oldukça moralli ve formda giriyor. San Antonio Spurs karşısında ise neler yapabilecekleri artık diğer yazıya kısmet olacak.
Nba Konferans Yarı Finalleri Değerlendirmesi - 1 * Spurs - Clippers
San Antonio Spurs : 4 - Los Angeles Clippers : 0
Los Angeles Clippers ın ilk turda Memphis ' i elemesi , kimilerine göre sürpriz olurken , kimilerine göre beklenen bir sonuç oldu. Ben " Kimileri " grubundan sürpriz olduğunu düşünen taraftaydım. Bu tur için de Clippers için pek bir umudum yoktu aslında. Her ne kadar Chris Paul gibi bir öndere sahip olsalar da , onun da neredeyse bütün seri boyunca sakat sakat oynaması , Spurs ten tek bir maç bile alamamalarına sebep oldu. Serinin 3. maçı aslında pek çok şeyi gösterdi bize. Öncelikle Spurs ün bambaşka bir takım olduğunu gösterdi. Clippers ın sahasında ki bu maçta , Clippers 24 sayı önde olduğu maçı Spurs e verdi. Ya da Spurs 24 sayı geride olduğu maçı aldı desek daha doğru olur. 1. turda Memphis karşısında aynı başarıyı gösteren Clippers , işin acı tarafını bu sefer kendileri yaşadı ve seri aslında 4. maç oynanmadan bitti. Kazanan tarafdan bahsetmeden önce kaybeden taraf hakkında bir şeyler söylemek gerekirse , Clippers başarılı bir sezon geride bıraktı diyebiliriz. Yeni kurulan " toplama " bir takım için , Memphis gibi takım kimyasını oluşturmuş , üst düzey bir takımı elemek başarıdır bana kalırsa. Hücum konusunda sokak basketbolu stilinden vazgeçip , doğru düzgün hücum düzenleri ile daha da başarılı olabilirler bence. Az sonra söyleyeceğim şey için " Ne diyor lan bu adam ? " deyip sayfayı kapatacağınızı tahmin edebiliyorum ama kapatmayın. Clippers ın başlıca sorunu bence Blake Griffin. Nedenine gelelim hemen. Blake Griffin büyük bir patlama yapmış olup , üst düzey atletik yeteneklere sahip olsa da , hücum için aynı cümleleri kurmak maalesef çok zor. Hala doğru düzgün " Sırtı dönük oyun " geliştirebilmiş değil ve işin inceliğini kavrayabilmiş değil. Chris Paul ile birlikte takımın yıldızı olduğunu düşünürsek , bu konularda kendini ne kadar geliştirebileceği , Clippers için en önemli bilinmeyen gibi duruyor.
Kazanan taraf San Antonio Spurs içinse bu blog da yazmaya başladığımdan beri söylediğim gibi , buram buram Avrupa kokan , takım basketbolunu en ön planda tutan oyun stilleri ile benim için şampiyonluğun hala en önemli adayları. Yine serinin 3. maçına değinmek istiyorum. Maçın sonlarına doğru Gregg Popovich kimilerinin hoşlanmadığı , kimilerinin takdir ettiği bir şey yaptı. Sahada Reggie Evans ın olduğunu görüp, Clippers ne zaman hücum yapmaya başlasa ona faul yaptı. ( Reggie Evans Nba tarihinin en kötü yüzde ile faul atan 5. adamı. ) Bu bazıları için anti - basketbol olarak görülse de , maçı izlerken takdir ettim açıkçası. Hatta keyiflendim desem yalan olmaz :) Bana kalırsa Gregg Popovich o taktiği ile çok şeyi gösterdi. Öncelikle ne kadar iyi bir koç olduğunu gösterdi. Neden böyle dediğime gelirsek , o maçta takım 24 sayıdan geri gelmiş ve o maçı almak takımın psikolojisi için çok önemliydi. Gregg Popovich dr bunu yaptı. Bazen kazanmak için " çirkef" olmak gerekir. Bazen de anti basketbol oynamak gerekir. Gregg Popovich takımına kazanmak için neler yapılacağını çok net gösterdi ve bu şampiyonluğu hedefleyen bir takım için çok çok önemli bir şey kesinlikle.


Kazanan taraf San Antonio Spurs içinse bu blog da yazmaya başladığımdan beri söylediğim gibi , buram buram Avrupa kokan , takım basketbolunu en ön planda tutan oyun stilleri ile benim için şampiyonluğun hala en önemli adayları. Yine serinin 3. maçına değinmek istiyorum. Maçın sonlarına doğru Gregg Popovich kimilerinin hoşlanmadığı , kimilerinin takdir ettiği bir şey yaptı. Sahada Reggie Evans ın olduğunu görüp, Clippers ne zaman hücum yapmaya başlasa ona faul yaptı. ( Reggie Evans Nba tarihinin en kötü yüzde ile faul atan 5. adamı. ) Bu bazıları için anti - basketbol olarak görülse de , maçı izlerken takdir ettim açıkçası. Hatta keyiflendim desem yalan olmaz :) Bana kalırsa Gregg Popovich o taktiği ile çok şeyi gösterdi. Öncelikle ne kadar iyi bir koç olduğunu gösterdi. Neden böyle dediğime gelirsek , o maçta takım 24 sayıdan geri gelmiş ve o maçı almak takımın psikolojisi için çok önemliydi. Gregg Popovich dr bunu yaptı. Bazen kazanmak için " çirkef" olmak gerekir. Bazen de anti basketbol oynamak gerekir. Gregg Popovich takımına kazanmak için neler yapılacağını çok net gösterdi ve bu şampiyonluğu hedefleyen bir takım için çok çok önemli bir şey kesinlikle.
14 Mayıs 2012 Pazartesi
Nba 1. Tur Değerlendirmesi
San Antonio Spurs : 4 - Utah Jazz : 0
Daha önce ki yazımda Utah Jazz ın bir maç da olsa alabileceğini söylemiştim. Aslında oldukça iyimser bir tahminde bulunmuşum , bulunmuştum. Serinin 4 maçında da görüldü ki , Spurs bambaşka bir basketbol oynuyor. Takım oyunun değerini , getirilerini , herkesin gözüne sokmaya devam ediyorlar. Play Off lar başlamadan önce Spurs için belki de tek soru işareti , yeri geldiğinde 10- 12 kişilik rotasyona devam edip etmeyeceği , ederse nasıl bir sonuç vereceğiydi. Yılın koçu ödülünü hak ederek kazanan Gregg Popovich sezon boyunca uyguladığı 10-12 kişilik rotasyondan 1. tur da da vazgeçmedi. İlk 5 oyuncularının süreleri uzayıp bençin süresi kısalsa da yine de herkese bir şekilde süre verdi. Sonuç olarak sezon başından beri ilke edindiği basketbolu oynamaya devam eden Spurs için rahat bir tur geri de kaldı diyebiliriz.
Oklahoma City Thunder : 4 - Dallas Mavericks : 0
En fazla merakla beklediğim seriydi aslında. Dallasın Oklahoma yı oldukça zorlayabileceğini , hatta bir sürpriz yaparak eleyebileceğini düşünüyordum desem , ne dersiniz? Çok mu iyimserim ? Sanırım.
Aslında baktığınız da Dallas , Oklahoma ya ters gelebilecek bir takım. Daha düzen takımı Dallas. İşin savunma kısmında da Kevin Durant - Shawn Marion eşleşmesi kağıt üzerinde oldukça makul gözükse de Oklahoma City Thunder , Dallas ı ezdi geçti .İlk maç her ne kadar çekişmeli bir seri için umut verse de sonra ki maçlar da OKC mesajı çok net verdi. Şampiyonluğu hedefleyen bir takım olduklarını gösterdiler. Durant önderliğinde takımın , hedefledikleri Nba şampiyonluğuna ulaşıp ulaşamayacakları ise , ne kadar takım olup , bireysellikten uzak duracaklarına bağlı gibi duruyor.
Memphis Grizzlies : 3 - Los Angeles Clippers : 4
Beklenenleri fazlasıyla veren bir seri oldu desek yalan olmaz sanırım. İlk maçta Memphis in sahasında Clippers 24 sayıdan geri dönerek kazandı ki , bence serinin kaderi tamamen orda değişti. Memphis o maçta farkı yakaladığın bırakın turu geçmeyi , şampiyonluk kazanmış gibi havaya girmişlerdi. Ve dün de Olympiakos un da bizlere gösterdiği gibi basketbolda her an her şey olabiliyor. O maçtan sonra seri daha da sertleşti , Clippers ın doğal olarak özgüveni yerine geldi ve takımınız her ne kadar bu yıl oluşturulan " toplama " bir takım olsa da , takımınız da Chris Paul gibi bir " karakter" varsa başarıya daha kolay odaklanıyorsunuz. Memphis in oyun taktiği de seriyi kaybetmelerinde büyük rol oynadı aslında. Rudy Gay in 20-25 top kullanarak maçları bitirmesi ve Marc Gasol - Z-Dolph ikilisinden seti döndürememeleri , ilginç olarak dış şuta dayalı olarak oynamaları , yenilginin önemli nedenleri arasındaydı. Bu stratejiden 2. - 3. maçtan sonra dönmüş olsalar da havaya girmiş Chris Paul önderliğinde ki Clippers a , kendi evlerinde ki son maçta yenilerek elenmekten kurtulamadılar. Bundan sonrası ise Memphis için ne olacağı merak konusu. Geçen sene gelinen nokta " ufak çapta bir peri masalı " olsa da bu sene beklentileri karşılayamayan takımda ne gibi değişiklikler olur , ya da değişiklik olur mu göreceğiz. Clippers için de oldukça zorlu bir süreç var aslında. Her ne kadar son maçı bir nevi bençin katkısı ile kazanmış olsalar da , rakipleri San Antonio Spurs olduğu için işleri bir hayli zor. Bana kalırsa Oklahoma ile karşılaşsalardı daha büyük şansları vardı. Oyun stilleri bakımından Oklahoma daha uygun bir takım çünkü. Konferans yarı finalinde de favori olmayan Clippers , bakalım bu sefer daha çok insanı şaşırtabilecek mi?
Los Angeles Lakers : 4 - Denver Nuggets : 3
Zorlu geçmesi beklenen bir başka seri , bu sefer beklenenleri haklı çıkarttı. Aslında beklenenleri haklı çıkmasına Lakers sebep oldu diyebiliriz. Serinin ilk maçında her iki takımında avantajlarını ve dezavantajlarını çok net gördük aslında. Denver transition yani geçiş hücumları ile maça ağırlığını koydu. Lakers ise pota altında Denver uzunlarını ezdi. Bynum ın ilk maç istatislikleri ( 10 sayı , 13 rib , 10 blok ) durumu net bir şekilde anlatmaya yeter sanırım.İlk maçta sadece 7 sayı da kalan Ty Lawson 2. maçta 25 sayı atarak öz güvenini kazanması , özellikle 3. maçta McGee nin " ilginç " olarak harika bir performans göstermesi , Andre Miller ın çok çok olgun , mükemmel bir seri geçirmesi ile Denver sahip olduğu artıların üstüne daha da koyarak beklenilenden fazlasını yaptı. Lakers da buna son maça kadar net bir cevap veremedi diyebiliriz. Özellikle 6. maç bir Lakerslı olarak izlediğim en sinir bozucu maçtı. Kobe midesinde ki rahatsızlık ile fedakarlık yaparak sahaya çıkmış , ama sanki geri kalan 11 kişi sahaya çıkmadan önce Denver halkından bir araba dolusu sopa yemiş gibiydi. Matt Barnes ve Steve Blake şut atmaya falan korkuyorlardı yani , neyse sinirlenmeden yazıya devam...
7. maçta ise Lakers kendi gibi oynadı. Tüm artılarını sahaya yansıttı. Bir önceki maç şut atmaya korkan Steve Blake 5-6 ile üçlük attı. Gasol - Bynum ikilisi ribaudlarda üstünlüğü sağladı ve Lakers oldukça yorucu geçen bir seriyi 7. maçın sonunda aldı.
Chicago Bulls : 2 - Philadelphia 76ers : 4
Serinin özeti Derrick Rose un sakatlanması desek çok da yanlış olmaz sanırım. Serinin ilk maçında talihsiz bir şekilde Derrick Rose un sakatlanması ve sezonu kapatması , Chicago da psikolojik bir çöküntüye neden oldu ve çok da haksız değiller. Seri ile ilgili pek bir şey diyemem maalesef çünkü Tv den yayınlanan bir maç hariç serinin maçlarını izlemedim. İzleyemedim , içimden gelmedi desem daha doğru olur. Rose un sakatlıgı tahmin ediyorum ki herkesin keyfini kaçırdı. İzlediğim tek maçta da gördüğüm Carlos Boozer ın Rose un sakatlığı sonrası takımın skor yükünü çekmeye çalışması , bunu son maçta da gösterdiği gibi pek becerememesi , bençten gelen katkı ile ayakta kalmaya çalışan bir Chicago Bulls vardı. 76ers için ise " talih yüzüne güldü " diyebiliriz. Süpürülmeleri beklenen seride 2. tura çıktılar. Chicago nun çöküşünü ve zaaflarını iyi değerlendirip , daha çok konsantre olup , başarıyı yakaladılar. Devamının getirebilmeleri ise pek olası değil gibi gözüküyor.
Miami Heat : 4 - New York Knicks : 1
Beklentileri pek karşılayamayan bir seri oldu bu seri. Benim beklentim bu sonuç olsa da genel olarak insanlar zevkli , çekişmeli bir seri bekliyordu. Knicks in Miami ye en azından kolay teslim olmayacağını , Carmelo - Lebron çekişmesinin kıran kırana geçeceği bir seri olacağı düşünülüyordu. İlk maçtan itibaren Lebron ve Miami mesajı çok net verdi aslında. Lebron savunmada ve hücum kısmında harika bir seri çıkardı. Özellikle ilk maçta Melo ya yaptığı bunaltıcı savunma ile adeta sahayı dar etti. Knicks sadece Miami nin %100 olarak kendini vermediği ve Melo nun " mucizesi " ile bir maç alabildi. Chicago nun da elenmesiyle Miami nin doğu şampiyonluğu yolunda ki tek engel şuanda Boston Celtics gibi duruyor. Geçen sene Final de kaybeden Miami , Lebron önderliğinde bu sene neler yapacağı ise merak konusu.
İndiana Pacers : 4 - Orlando Magic : 1
Kendileri için oldukça ilginç geçen bir sezonu , ilk turda elenerek bitirdi Orlando Magic. Trade Deadline a kadar Howard gidicek mi ? kalacak mı ? soruları ile boğuşan , daha sonra Howard - SVG arasında ki gerginlik ile sarsılan Orlando , Howard olmadan normal sezonu bitirip Play Off lar da İndiana ile eşleşti. Glen Davis önderliğinde (?) gelebilecekleri yere kadar da geldiler diyebiliriz. Aslında Jameer Nelson ve Glen Davis çok da iyi bir seri geçirdi fakat sezonun flaş ismi Ryan Anderson dan ( Kendisi MIP seçilmiştir. ) beklenilen katkının gelmemesi ve süper yıldızları olmadan , İndiana gibi oldukça potansiyelli ve çok yönlü bir takımla da baş ölçüşmelerini beklemek hayalcilik olsa gerek. İndiana için ise söylenebilecek çok fazla bir şey yok. Bu serinin onları olgunlaştırdıkları kesin ve sezon boyunca beklentileri karşılayamayan David West in formunun yükselmesi , onlar için büyük bir artı. Az önce dediğim gibi İndiana oldukça potansiyelli bir takım. Genç , atletik bir takım oldukları için Miami nin Atletizimi ile rahat bir şekilde boy ölçüşebilcek durumdalar. İlginç bir seri olacağı kesin. Hatta en merakla beklediğim takım ve seri de diyebilirim.
Boston Celtics : 4 - Atlanta Hawks : 2
Doğunun en çekişmeli serisi oldu bu seri. Atlanta yıllardan beri kurtulamadığı sakatlık sorunlarını bu seride de yaşadı. Josh Smith , Al Horford sakatlandı. 1-2 maç kaçırdılar ve açıkçası bu da kaybetmeleri için yetti. Boston Celtics cephesinde de tecrübe , kazanma hırsı ve Paul Pierce seriye ağırlığını koydu. Paul Pierce ne kadar özel bir oyuncu olduğunu bu seride bol bol gösterdi bizlere. Özellikle 2. maçta Paul Pierce maçın ilk dakikasından itibaren maçı alacağını gösterdi ve aldı da. Boston için 2. tur da en büyük eksi sezonun ortasından beri yaşadıkları sakatlık sorunları. Özellikle uzun rotasyonunda çok büyük sıkıntı içindeler. Gerçi Garnett harika oynamaya devam etse de yorgunluğa ne kadar dayanabileceği , Boston için belirleyici olacaktır. Konferans yarı finalinde 76'ers ile eşleşmeleri ise onlar için bir şans olabilir.
Daha önce ki yazımda Utah Jazz ın bir maç da olsa alabileceğini söylemiştim. Aslında oldukça iyimser bir tahminde bulunmuşum , bulunmuştum. Serinin 4 maçında da görüldü ki , Spurs bambaşka bir basketbol oynuyor. Takım oyunun değerini , getirilerini , herkesin gözüne sokmaya devam ediyorlar. Play Off lar başlamadan önce Spurs için belki de tek soru işareti , yeri geldiğinde 10- 12 kişilik rotasyona devam edip etmeyeceği , ederse nasıl bir sonuç vereceğiydi. Yılın koçu ödülünü hak ederek kazanan Gregg Popovich sezon boyunca uyguladığı 10-12 kişilik rotasyondan 1. tur da da vazgeçmedi. İlk 5 oyuncularının süreleri uzayıp bençin süresi kısalsa da yine de herkese bir şekilde süre verdi. Sonuç olarak sezon başından beri ilke edindiği basketbolu oynamaya devam eden Spurs için rahat bir tur geri de kaldı diyebiliriz.
Oklahoma City Thunder : 4 - Dallas Mavericks : 0

Memphis Grizzlies : 3 - Los Angeles Clippers : 4

Los Angeles Lakers : 4 - Denver Nuggets : 3

7. maçta ise Lakers kendi gibi oynadı. Tüm artılarını sahaya yansıttı. Bir önceki maç şut atmaya korkan Steve Blake 5-6 ile üçlük attı. Gasol - Bynum ikilisi ribaudlarda üstünlüğü sağladı ve Lakers oldukça yorucu geçen bir seriyi 7. maçın sonunda aldı.
Chicago Bulls : 2 - Philadelphia 76ers : 4
Serinin özeti Derrick Rose un sakatlanması desek çok da yanlış olmaz sanırım. Serinin ilk maçında talihsiz bir şekilde Derrick Rose un sakatlanması ve sezonu kapatması , Chicago da psikolojik bir çöküntüye neden oldu ve çok da haksız değiller. Seri ile ilgili pek bir şey diyemem maalesef çünkü Tv den yayınlanan bir maç hariç serinin maçlarını izlemedim. İzleyemedim , içimden gelmedi desem daha doğru olur. Rose un sakatlıgı tahmin ediyorum ki herkesin keyfini kaçırdı. İzlediğim tek maçta da gördüğüm Carlos Boozer ın Rose un sakatlığı sonrası takımın skor yükünü çekmeye çalışması , bunu son maçta da gösterdiği gibi pek becerememesi , bençten gelen katkı ile ayakta kalmaya çalışan bir Chicago Bulls vardı. 76ers için ise " talih yüzüne güldü " diyebiliriz. Süpürülmeleri beklenen seride 2. tura çıktılar. Chicago nun çöküşünü ve zaaflarını iyi değerlendirip , daha çok konsantre olup , başarıyı yakaladılar. Devamının getirebilmeleri ise pek olası değil gibi gözüküyor.
Miami Heat : 4 - New York Knicks : 1
Beklentileri pek karşılayamayan bir seri oldu bu seri. Benim beklentim bu sonuç olsa da genel olarak insanlar zevkli , çekişmeli bir seri bekliyordu. Knicks in Miami ye en azından kolay teslim olmayacağını , Carmelo - Lebron çekişmesinin kıran kırana geçeceği bir seri olacağı düşünülüyordu. İlk maçtan itibaren Lebron ve Miami mesajı çok net verdi aslında. Lebron savunmada ve hücum kısmında harika bir seri çıkardı. Özellikle ilk maçta Melo ya yaptığı bunaltıcı savunma ile adeta sahayı dar etti. Knicks sadece Miami nin %100 olarak kendini vermediği ve Melo nun " mucizesi " ile bir maç alabildi. Chicago nun da elenmesiyle Miami nin doğu şampiyonluğu yolunda ki tek engel şuanda Boston Celtics gibi duruyor. Geçen sene Final de kaybeden Miami , Lebron önderliğinde bu sene neler yapacağı ise merak konusu.
İndiana Pacers : 4 - Orlando Magic : 1

Boston Celtics : 4 - Atlanta Hawks : 2

28 Nisan 2012 Cumartesi
Ufaktan Nba 2012 Playoff Değerlendirmesi -2 ( Batı )
Playoff ların başlamasına 1 gün kala , sonunda bu yazıyı yetiştirebildiğime hala inanamıyorum. Hele dün başıma gelenlerden sonra... Neyse pek ayrıntı vermeden daha önce " Doğu " kısmını yazdığım yazının 2. bölümü olan " Batı " değerlendirmesine başlayalım.
Batının 8. sırasında son anda fikstür avantajı ile ivme yakalayıp Playoff yarışına katılan Utah Jazz var. Utah Jazz sezonun büyük bir bölümünde vasat oynadı diyebiliriz. Hatta iyi oynuyor gibi göründükleri zaman bile , bu iyi oyuna fikstürün etkisi büyüktü. İlk turda batı 1. si Spurs le oynayacaklar ki işleri hiç ama hiç kolay değil. Hele şuan da Nba in en pozitif basketbolunu oynayan takımına karşı oynayacaklarını düşünürsek pek bir şansları yok gibi.Fakat belkide tek artıları , tek avantajları kaliteli bir uzun rotasyonuna sahip olmaları. Bu da geçen sene Memphis in yaptığı gibi Spurs ü zorlayabilecek tek durum gibi gözüküyor. Ama her ne olursa olsun Utah ın San Antonio yu elemesini beklemek hayalcilikten öte değil gibi.
7. Sırada son şampiyon Dallas Mavericks var. Dallas sezon öncesi kadroda bazı değişikliklere gitti. Öncelikle takımın önemli parçalarından Tyson Chandler ı New York Knicks e kaptırdırdılar. Bençten gelip önemli katkı veren J.J Barea Minnesota ya , Corey Brewer da Denver a gitti. Fakat Lakers tan Lamar Odom u yok pahasına alıp aynı zamanda her ne kadar eskisi kadar etkili bir oyuncu olmasa da Vince Carter ı da kadroya kattılar. Kemik kadroyu kısmen koruyup bir kaç eksilme ve ekleme ile yeni sezona başladı Dallas. Sezonun ilk 5 ya da 6 maçında galip gelemeyip daha sonra toparlanmaya çalışsalarda takım bir türlü vites arttıramadı. Dirk Nowitzki All Star hafta sonuna 2 hafta kalana kadar kendi standartlarının çok ama çok altında oynadı. Ama buna rağmen " Son Şampiyon " az da olsa toparlanarak batı da 7. sırada kendisine yer buldu. Rakipleri geçen sene batı finali oynadıkları Oklahoma City Thunder. İlginç bir eşleşme olacağı kesin. Oklahoma her ne kadar takım basketbolu oynamaktan bir hayli uzak olsa da favori oldukları kesin. Fakat geçen sene de Dallas şampiyonluğa yürürken kimsenin onları favori göstermediklerini hatırlatalım. Bu yüzden ilginç bir eşleşme olacağı kesin. Oklahoma nın bireysellikle nereye kadar gideceğini , Dallasın da geçen sene ufak çapta başardığı mucizeyi bu sene de başarıp başaramayacağını bu akşamdan itibaren göreceğiz sanırım.
Denver Nuggets Playoff sıralamasında kendine 6. sıradan yer buldu. Denver aslında rutin bir sezon geçirdi diyebiliriz. Wilson Chandler ın Çin de mahsur kalmasından başka büyük bir sıkıntı yaşamadılar diyebiliriz. Çaylak Kenneth Faried in takıma beklenenden fazla katkı sağlaması Denver tarafından sevindirici bir durum oldu. Trade Deadline ın hareketli takımlarından oldu aynı zaman da Denver. Aslında beklenmeyen bir takasa imza attlar. 3 lü takas ile Nene Wizards a Javale McGee ve Ronny Turiaf ( Daha sonra serbest bırakıldı. ) Denver a , Nick Young da Clippers a geçti. Denver ın niye böyle bir takasa imza atııgı ise tam bir muamma aslında. Sezon başında 5 yıllık kontrat yenilediği Nene den nasıl bir anda böyle vazgeçebildiler yahut niye vazgeçtiler anlamak güç. Karşılığında da McGee yi almış olmaları ise gerçekten ilginç bir tercih ama her ne olursa olsun Denver bu sene de Playoff yüzü gördü. İlk tur da Lakers la karşılaşacak olmaları onlar için iyi midir kötü müdür bilinmez ama zorlu bir eşleşme olacağı kesin. Fakat turu geçmeleri ne yazık ki zor gözüküyor. En azından şimdilik.
5. Sırada bu sene takaslar ile büyüyen , büyük değişim gösteren Los Angeles Clippers var. Sezon başında ki Chris Paul savaşından Nba yönetiminin de Lakers ı katakulliye getirmesiyle galip çıkan Clippers , aynı zaman da Chauncey Billups ı da kadrosuna katarak kadrosunu daha da ilgi çekici ve aynı zaman da daha da güçlü hale getirdi. Daha sezon başlamadan herkes Chris Paul - Blake Griffin nin yapacağı alley oop ları merakla beklerken bazıları Griffin ve Paul ile batıyı silip süpüreceklerini düşünüyordu. Sezon öncesi hazırlık maçlarında da Lakers ı yenmeleri bu ön görüyü bir anda daha da çok arttırdı. Fakat sezon ilerledikçe işlerin pek te böyle olmayacağı anlaşıldı. Sezonun hemen başında Chauncey Billups ın sezonu kapatması ile ilk darbeyi aldı aslında Clippers. Sezona flaş bir giriş yapan takım yavaşça düşüşe geçti. Trade Deadline ı da boş geçmeyip Nick Young ı kadroya kattılar. Her ne kadar şuursuzca şut atmasıyla ve çemberi dövmesi ile ünlü olsa da , Nick Young doğru bir tercih oldu. Bençten gelip aranan katkıyı da verdi aslında Nick Young. Ama Clippers ın sorunları şuanda bambaşka boyutta. Chris Paul yine her zaman ki gibi oynasa da bu sene Blake Griffin beklenen gelişmeyi gösteremedi. Efsanevi smaçlar vurup bizi görsel şölene boğsa da , hala bir orta mesefe ve sırtı dönük oyun geliştirebilmiş değil. Takımdaki ilk 5 oyuncularının çoğu 41-42 dakika süre alarak sezonu tamamlaması da Playoff için hiç de iyi değil. Skor çeşitliliği konusunda da oldukça sıkıntılılar ve savunma konusunda da pek caydırıcı olamadıkları kesin. İlk turda Memphis ile karşılaşacaklar. Onlar için oldukça zor bir eşleşme olacak ki Memphis te sezonu formunu yükseleterek bitirdi. İşler Clippers için pek de iyi gözükmese de , takımınızda Chris Paul varsa her an herşey olabilir.
4. sırada Memphis Grizzlies var. Memphis geçen seneyi aratmayan bir performans gösterdi bu senede. " Bu yola baş koyduk! " diyip kadronun nerdeyse tamamını da korudular .Trade Deadline da Sam Young ı gönderseler de Free Agent tan Gilbert Arenas ı kadroya kattılar ki şuan ki Arenas kendini tekrar kanıtlamak için herşeyi yapabilecek bir Arenas ve bu Arenas takımına geldiğinden beri oldukça katkı verdi. Bu sezon Marc Gasol ise harika bir sezon geçirdi. Zaten bu performansı ile All Star oldu. Olmayı da oldukça haketti zaten. Memphis sezon içinde olumsuzluklar da yaşadı tabi. Zach Randolph u uzun süre boyunca kaybettiler. Fakat Z Dolph un sezon bitmeden iyileşmesi ritim bulmasını sağlayıp , en önemlisi de Playoff a sağlıklı bir şekilde girecek olması Memphis cepehisi için oldukça sevindirici. Playoff ilk turda Clippers ile karşılaşacak olan Memphis kağıt üzerinde oldukça avanatajlı gözükse de Chris Paul faktörü bu seri için tek soru işaretini oluştan adam..
Ve 3. sırada Los Angeles Lakers var.
Geçen sene ki Playoff lar da Lakers Tarhinde sık görülmeyen bir olay yaşayan takım yeni sezona " Süpürülmüş Lakers " olarak başladı. Sezon başında Chris Paul u kadrosuna katmak için uğraşan fakat Nba yönetimine takılan Lakers , bu uğurda Lamar Odom u da harcadı diyebiliriz. Yeni sezona yeni bir koç , Mike Brown ile yola çıktı Lakers. Onun ve onun tercihleri çok eleştirildi. Trade Deadline da yok pahasına Ramon Sessions ı kadrosuna katarak bence büyük bir iş başaran Mitch Kupchak , aynı şekilde ne kadar üzücü olsa da oynadığı zaman takımı adeta 4 kişi bırakan Derek Fisher ı da oldukça güzel " efsanevi " bir şekilde takımdan göndererek belki de Lakers ın bu sene ki geleceği noktayı tamamen değiştirdi. Ramon Sessions bir Chris Paul olmasa da Derek Fisher dan sonra takıma verdiği katkı en az onun kadar oldu. Lakers , sezon sonuna doğru bu sene harika oynayan ve All Star ilk 5 ine seçilen Bynum ın saçmalıkları ile biraz gerilmiş olsa da Playofflara oldukça idddialı girdi. En önemlisi ise Kobe nin sezonun son maçında sakatlık ile olsa da dinlenmiş olması. Bu Lakers için Playoff larda çok şey demek olabilir. Tabiki bunu zamanla göreceğiz... Playoff ilk turda Lakers Denver Nuggets ile karşılaşacak. Bu eşleşmede Lakers her yönden oldukça avantajlı gözükse de Denver ın her an herşeyi yapabilecek bir takım olduğunu unutmamaları gerekiyor. Bir Lakerslı olarak bu Playofflardan oldukça ümidim var. Umarım haksız da çıkmam.
Batı 2. si Oklahoma City Thunder geçen sene oynadıkları batı finali tecrübesi ile yeni sezona başladı. Bu sene de her ne kadar herkes tarafından harika bir takım olarak gösterilseler de bence herşey anlatıldığı gibi toz pembe değil. Oklahoma nın görünmeyen ya da fazla göz önüne çıkmayan ciddi sorunları var. Öncellile Russell Westbrook tam bir bilinmeyen. Bu kadar potansiyelli fakat aynı zaman da bu kadar ne yapacağını kestiremediğiniz bir oyuncu yok herhalde. Size bir maç kazandırabilir. Fakat aynı zamanda bir maçta kaybettirebilir. Yeri geldiğinde o kadar şuursuzca , basketbol tabiri ile takımı " satan " bir oyuncuya dönüştürüyor ki , izlerken ekranı parçalayasınız geliyor. Takım da ki bir başka sorun ise herkesin rollerinin kesin bir şekilde belli olması. Böyle sorun mu olur lan? dediğinizi duyabiliyorum. Bahsettiğim rol kavramı kimin sayı atacağı ve kimin savunma yapacağı belli bir takım haline gelmiş olmaları. Durant Westbrook ve Harden sayı atacak , takımın geri kalanları savunma yapıcak tarzı bir takıma dönüşmüş durumdalar. Ve geçen sene nasıl olupta yılın koçu seçildiğini hala anlamadığım Scott Brooks , takıma hala ekstra tek bir katkı bile katmıyor. En son oynadıkları Lakers maçına bakarsak aslında OKC nin kötü taraflarının tamamını gösterdi diyebiliriz. Son çeyrek ve uzatma da Westbrook sinir bozucu bir şekilde takımı " sattı " , son top öncesi mola alan Scott Brooks felaket setler çizdi vs. OKC nin inanılmaz bir takım olmasını engelleyen faktörler işte bunun gibi şeyler. Playoff lar da bunların üstünü ne kadar örtebilirler ise o kadar gidebileceklerine inanıyorum. Dallas eşleşmesi onlar için pek tercih ettikleri bir eşleşme olmasa da Final yolunda belirleyici bir tur olacağına inanıyorum. Bunun da nasıl olacağını sanırım Playofflar da bol bol göreceğiz.
Ve gelelim bu sezon benimde aralarında olduğum büyük bir kesim tarafından takdir edilen , insanların sempatisini kazanan ve takım oyununun ne olduğunu bizlere gösteren San Antonio Spurs e. Geçen sene de harika bir sezon geçiren San Antonio , Memphis e şahane bir seri sonrası elenmişti. Memphis uzunlarının dominant oyunu ile San Antonio pota altını " duman ettiği " bir seri görmüştük. Bu senede Gregg Popovich kendi sisteminden vazgeçmedi aslında. Görünürde yıldızın olmadığı , yeri geldiğinde 11-12 kişilik rotasyonla oynadığı , takım oyununun tamını anlatan bir takım izletti bize Gregg Popovich. Kağıt üzerinde baktığınızda , artık sonbaharını bile yaşamayan kışa girip sobayı kurmuş Duncan ve çevresinde kurulan bu takım ortalamanın biraz üstünde duruyor. Fakat sistem içinde bu parçalar öyle işliyor ki , bu Spurs ü çok çok özel bir takım haline getiriyor. Artık klasikleşen Ginobili sakatlığına rağmen San Antonio aynı şekilde şekilde yoluna devam etmesi ve batı birinciliğini kimselere bırakması da takdir edilmesi gereken başka bir konu sanırım. San Antonio da artı bir parantez açmamız gereken biri daha varsa o da kesinlikle Tony Parker dır. " Şarap gibi insan " tanımına cuk oturan Tony Parker. İnanılmaz bir sezonu geride bıraktı. Ne kadar iyi olduğunu görmek isterseniz , (Staples Center da oynanan ilk maçtı sanırım ), Lakers maçına bakabilirsiniz. Adeta Tek başına dağıttı Lakersı. Tony Parker finallerin MVP si olduğu o sezondan daha olgun daha iyi oynuyor diyip , daha da ileri gidebilirim rahatlıkla. Onun önderliğinde , bu oyunu oynayan Spurs bence bu yılın en büyük favorisi. Playoff larda işler tabiki farklılaşıcaktır. Savunmaların sertliği artacak , 10 kişilik rotasyonunuz 8 e 7 ye inecek ,. Fakat Spurs bu sezon boyunca ortaya koyduğu basketbolu Playofflara yansıtırsa , şampiyon olmaları içten bile değil.
Batının 8. sırasında son anda fikstür avantajı ile ivme yakalayıp Playoff yarışına katılan Utah Jazz var. Utah Jazz sezonun büyük bir bölümünde vasat oynadı diyebiliriz. Hatta iyi oynuyor gibi göründükleri zaman bile , bu iyi oyuna fikstürün etkisi büyüktü. İlk turda batı 1. si Spurs le oynayacaklar ki işleri hiç ama hiç kolay değil. Hele şuan da Nba in en pozitif basketbolunu oynayan takımına karşı oynayacaklarını düşünürsek pek bir şansları yok gibi.Fakat belkide tek artıları , tek avantajları kaliteli bir uzun rotasyonuna sahip olmaları. Bu da geçen sene Memphis in yaptığı gibi Spurs ü zorlayabilecek tek durum gibi gözüküyor. Ama her ne olursa olsun Utah ın San Antonio yu elemesini beklemek hayalcilikten öte değil gibi.
7. Sırada son şampiyon Dallas Mavericks var. Dallas sezon öncesi kadroda bazı değişikliklere gitti. Öncelikle takımın önemli parçalarından Tyson Chandler ı New York Knicks e kaptırdırdılar. Bençten gelip önemli katkı veren J.J Barea Minnesota ya , Corey Brewer da Denver a gitti. Fakat Lakers tan Lamar Odom u yok pahasına alıp aynı zamanda her ne kadar eskisi kadar etkili bir oyuncu olmasa da Vince Carter ı da kadroya kattılar. Kemik kadroyu kısmen koruyup bir kaç eksilme ve ekleme ile yeni sezona başladı Dallas. Sezonun ilk 5 ya da 6 maçında galip gelemeyip daha sonra toparlanmaya çalışsalarda takım bir türlü vites arttıramadı. Dirk Nowitzki All Star hafta sonuna 2 hafta kalana kadar kendi standartlarının çok ama çok altında oynadı. Ama buna rağmen " Son Şampiyon " az da olsa toparlanarak batı da 7. sırada kendisine yer buldu. Rakipleri geçen sene batı finali oynadıkları Oklahoma City Thunder. İlginç bir eşleşme olacağı kesin. Oklahoma her ne kadar takım basketbolu oynamaktan bir hayli uzak olsa da favori oldukları kesin. Fakat geçen sene de Dallas şampiyonluğa yürürken kimsenin onları favori göstermediklerini hatırlatalım. Bu yüzden ilginç bir eşleşme olacağı kesin. Oklahoma nın bireysellikle nereye kadar gideceğini , Dallasın da geçen sene ufak çapta başardığı mucizeyi bu sene de başarıp başaramayacağını bu akşamdan itibaren göreceğiz sanırım.
Denver Nuggets Playoff sıralamasında kendine 6. sıradan yer buldu. Denver aslında rutin bir sezon geçirdi diyebiliriz. Wilson Chandler ın Çin de mahsur kalmasından başka büyük bir sıkıntı yaşamadılar diyebiliriz. Çaylak Kenneth Faried in takıma beklenenden fazla katkı sağlaması Denver tarafından sevindirici bir durum oldu. Trade Deadline ın hareketli takımlarından oldu aynı zaman da Denver. Aslında beklenmeyen bir takasa imza attlar. 3 lü takas ile Nene Wizards a Javale McGee ve Ronny Turiaf ( Daha sonra serbest bırakıldı. ) Denver a , Nick Young da Clippers a geçti. Denver ın niye böyle bir takasa imza atııgı ise tam bir muamma aslında. Sezon başında 5 yıllık kontrat yenilediği Nene den nasıl bir anda böyle vazgeçebildiler yahut niye vazgeçtiler anlamak güç. Karşılığında da McGee yi almış olmaları ise gerçekten ilginç bir tercih ama her ne olursa olsun Denver bu sene de Playoff yüzü gördü. İlk tur da Lakers la karşılaşacak olmaları onlar için iyi midir kötü müdür bilinmez ama zorlu bir eşleşme olacağı kesin. Fakat turu geçmeleri ne yazık ki zor gözüküyor. En azından şimdilik.
5. Sırada bu sene takaslar ile büyüyen , büyük değişim gösteren Los Angeles Clippers var. Sezon başında ki Chris Paul savaşından Nba yönetiminin de Lakers ı katakulliye getirmesiyle galip çıkan Clippers , aynı zaman da Chauncey Billups ı da kadrosuna katarak kadrosunu daha da ilgi çekici ve aynı zaman da daha da güçlü hale getirdi. Daha sezon başlamadan herkes Chris Paul - Blake Griffin nin yapacağı alley oop ları merakla beklerken bazıları Griffin ve Paul ile batıyı silip süpüreceklerini düşünüyordu. Sezon öncesi hazırlık maçlarında da Lakers ı yenmeleri bu ön görüyü bir anda daha da çok arttırdı. Fakat sezon ilerledikçe işlerin pek te böyle olmayacağı anlaşıldı. Sezonun hemen başında Chauncey Billups ın sezonu kapatması ile ilk darbeyi aldı aslında Clippers. Sezona flaş bir giriş yapan takım yavaşça düşüşe geçti. Trade Deadline ı da boş geçmeyip Nick Young ı kadroya kattılar. Her ne kadar şuursuzca şut atmasıyla ve çemberi dövmesi ile ünlü olsa da , Nick Young doğru bir tercih oldu. Bençten gelip aranan katkıyı da verdi aslında Nick Young. Ama Clippers ın sorunları şuanda bambaşka boyutta. Chris Paul yine her zaman ki gibi oynasa da bu sene Blake Griffin beklenen gelişmeyi gösteremedi. Efsanevi smaçlar vurup bizi görsel şölene boğsa da , hala bir orta mesefe ve sırtı dönük oyun geliştirebilmiş değil. Takımdaki ilk 5 oyuncularının çoğu 41-42 dakika süre alarak sezonu tamamlaması da Playoff için hiç de iyi değil. Skor çeşitliliği konusunda da oldukça sıkıntılılar ve savunma konusunda da pek caydırıcı olamadıkları kesin. İlk turda Memphis ile karşılaşacaklar. Onlar için oldukça zor bir eşleşme olacak ki Memphis te sezonu formunu yükseleterek bitirdi. İşler Clippers için pek de iyi gözükmese de , takımınızda Chris Paul varsa her an herşey olabilir.
4. sırada Memphis Grizzlies var. Memphis geçen seneyi aratmayan bir performans gösterdi bu senede. " Bu yola baş koyduk! " diyip kadronun nerdeyse tamamını da korudular .Trade Deadline da Sam Young ı gönderseler de Free Agent tan Gilbert Arenas ı kadroya kattılar ki şuan ki Arenas kendini tekrar kanıtlamak için herşeyi yapabilecek bir Arenas ve bu Arenas takımına geldiğinden beri oldukça katkı verdi. Bu sezon Marc Gasol ise harika bir sezon geçirdi. Zaten bu performansı ile All Star oldu. Olmayı da oldukça haketti zaten. Memphis sezon içinde olumsuzluklar da yaşadı tabi. Zach Randolph u uzun süre boyunca kaybettiler. Fakat Z Dolph un sezon bitmeden iyileşmesi ritim bulmasını sağlayıp , en önemlisi de Playoff a sağlıklı bir şekilde girecek olması Memphis cepehisi için oldukça sevindirici. Playoff ilk turda Clippers ile karşılaşacak olan Memphis kağıt üzerinde oldukça avanatajlı gözükse de Chris Paul faktörü bu seri için tek soru işaretini oluştan adam..
Ve 3. sırada Los Angeles Lakers var.
Geçen sene ki Playoff lar da Lakers Tarhinde sık görülmeyen bir olay yaşayan takım yeni sezona " Süpürülmüş Lakers " olarak başladı. Sezon başında Chris Paul u kadrosuna katmak için uğraşan fakat Nba yönetimine takılan Lakers , bu uğurda Lamar Odom u da harcadı diyebiliriz. Yeni sezona yeni bir koç , Mike Brown ile yola çıktı Lakers. Onun ve onun tercihleri çok eleştirildi. Trade Deadline da yok pahasına Ramon Sessions ı kadrosuna katarak bence büyük bir iş başaran Mitch Kupchak , aynı şekilde ne kadar üzücü olsa da oynadığı zaman takımı adeta 4 kişi bırakan Derek Fisher ı da oldukça güzel " efsanevi " bir şekilde takımdan göndererek belki de Lakers ın bu sene ki geleceği noktayı tamamen değiştirdi. Ramon Sessions bir Chris Paul olmasa da Derek Fisher dan sonra takıma verdiği katkı en az onun kadar oldu. Lakers , sezon sonuna doğru bu sene harika oynayan ve All Star ilk 5 ine seçilen Bynum ın saçmalıkları ile biraz gerilmiş olsa da Playofflara oldukça idddialı girdi. En önemlisi ise Kobe nin sezonun son maçında sakatlık ile olsa da dinlenmiş olması. Bu Lakers için Playoff larda çok şey demek olabilir. Tabiki bunu zamanla göreceğiz... Playoff ilk turda Lakers Denver Nuggets ile karşılaşacak. Bu eşleşmede Lakers her yönden oldukça avantajlı gözükse de Denver ın her an herşeyi yapabilecek bir takım olduğunu unutmamaları gerekiyor. Bir Lakerslı olarak bu Playofflardan oldukça ümidim var. Umarım haksız da çıkmam.
Batı 2. si Oklahoma City Thunder geçen sene oynadıkları batı finali tecrübesi ile yeni sezona başladı. Bu sene de her ne kadar herkes tarafından harika bir takım olarak gösterilseler de bence herşey anlatıldığı gibi toz pembe değil. Oklahoma nın görünmeyen ya da fazla göz önüne çıkmayan ciddi sorunları var. Öncellile Russell Westbrook tam bir bilinmeyen. Bu kadar potansiyelli fakat aynı zaman da bu kadar ne yapacağını kestiremediğiniz bir oyuncu yok herhalde. Size bir maç kazandırabilir. Fakat aynı zamanda bir maçta kaybettirebilir. Yeri geldiğinde o kadar şuursuzca , basketbol tabiri ile takımı " satan " bir oyuncuya dönüştürüyor ki , izlerken ekranı parçalayasınız geliyor. Takım da ki bir başka sorun ise herkesin rollerinin kesin bir şekilde belli olması. Böyle sorun mu olur lan? dediğinizi duyabiliyorum. Bahsettiğim rol kavramı kimin sayı atacağı ve kimin savunma yapacağı belli bir takım haline gelmiş olmaları. Durant Westbrook ve Harden sayı atacak , takımın geri kalanları savunma yapıcak tarzı bir takıma dönüşmüş durumdalar. Ve geçen sene nasıl olupta yılın koçu seçildiğini hala anlamadığım Scott Brooks , takıma hala ekstra tek bir katkı bile katmıyor. En son oynadıkları Lakers maçına bakarsak aslında OKC nin kötü taraflarının tamamını gösterdi diyebiliriz. Son çeyrek ve uzatma da Westbrook sinir bozucu bir şekilde takımı " sattı " , son top öncesi mola alan Scott Brooks felaket setler çizdi vs. OKC nin inanılmaz bir takım olmasını engelleyen faktörler işte bunun gibi şeyler. Playoff lar da bunların üstünü ne kadar örtebilirler ise o kadar gidebileceklerine inanıyorum. Dallas eşleşmesi onlar için pek tercih ettikleri bir eşleşme olmasa da Final yolunda belirleyici bir tur olacağına inanıyorum. Bunun da nasıl olacağını sanırım Playofflar da bol bol göreceğiz.
Ve gelelim bu sezon benimde aralarında olduğum büyük bir kesim tarafından takdir edilen , insanların sempatisini kazanan ve takım oyununun ne olduğunu bizlere gösteren San Antonio Spurs e. Geçen sene de harika bir sezon geçiren San Antonio , Memphis e şahane bir seri sonrası elenmişti. Memphis uzunlarının dominant oyunu ile San Antonio pota altını " duman ettiği " bir seri görmüştük. Bu senede Gregg Popovich kendi sisteminden vazgeçmedi aslında. Görünürde yıldızın olmadığı , yeri geldiğinde 11-12 kişilik rotasyonla oynadığı , takım oyununun tamını anlatan bir takım izletti bize Gregg Popovich. Kağıt üzerinde baktığınızda , artık sonbaharını bile yaşamayan kışa girip sobayı kurmuş Duncan ve çevresinde kurulan bu takım ortalamanın biraz üstünde duruyor. Fakat sistem içinde bu parçalar öyle işliyor ki , bu Spurs ü çok çok özel bir takım haline getiriyor. Artık klasikleşen Ginobili sakatlığına rağmen San Antonio aynı şekilde şekilde yoluna devam etmesi ve batı birinciliğini kimselere bırakması da takdir edilmesi gereken başka bir konu sanırım. San Antonio da artı bir parantez açmamız gereken biri daha varsa o da kesinlikle Tony Parker dır. " Şarap gibi insan " tanımına cuk oturan Tony Parker. İnanılmaz bir sezonu geride bıraktı. Ne kadar iyi olduğunu görmek isterseniz , (Staples Center da oynanan ilk maçtı sanırım ), Lakers maçına bakabilirsiniz. Adeta Tek başına dağıttı Lakersı. Tony Parker finallerin MVP si olduğu o sezondan daha olgun daha iyi oynuyor diyip , daha da ileri gidebilirim rahatlıkla. Onun önderliğinde , bu oyunu oynayan Spurs bence bu yılın en büyük favorisi. Playoff larda işler tabiki farklılaşıcaktır. Savunmaların sertliği artacak , 10 kişilik rotasyonunuz 8 e 7 ye inecek ,. Fakat Spurs bu sezon boyunca ortaya koyduğu basketbolu Playofflara yansıtırsa , şampiyon olmaları içten bile değil.
24 Nisan 2012 Salı
Ufaktan Nba 2012 Playoff Değerlendirmesi -1 ( Doğu )
Garip bir Nba sezonunu geride bıraktık. Lokavt yüzünden 66 maç üzerinden , akıl almaz fikstürler ile sıkıştırılmış bir sezon oynandı. Hareketli bir " Trade Deadline " geçti. Her şeyi ile vasat bir Allstar hafta sonu oldu ve son haftaya girilirken neredeyse playoff sıraları belli oldu gibi.
Doğuda işler %99 belli oldu. Milwaukee ' nin bu saatten sonra Philadelphia yı geçmesi artık mucizelere kalmış durumda.Üst sıralarda da durum aynı. Ufak çapta bir mucizeler olmazsa üst taraflarda da durum değişmeyecek gibi.
Doğunun 8. si Philadelphia sezona çok iyi girdi. Yavaş yavaş artan takım kimyası ile uzun süre doğunun üst sıralarını zorladılar. Takımda herkesin rolü belli , arkalarında oldukça eğitici , öğretici bir koç ile yola tam gaz devam ederken Allstar arasından sonra takım Spencer Hawes ın da sakatlığı ile inanılmaz bir düşüşe geçtiler ve " cepten yiyerek " 8. sırada kalmayı arkalarında Milwaukee nin olmasının avantajı ile neredeyse garantilediler. Ama Philidelphia da yolu oldukça karanlık gözüküyor. Bu saatten sonra toparlanmaları oldukça zor ve toparlansalar bile karşılaşacakları takımın Chicago olduğunu var sayarsak , Playoff maceraları süpürülmek ile son bulacak gibi.
7. sırada ise son dönemde akıl almaz oynayan Carmelo İle ayağa kalkan , adete şahlanan New York Knicks var. Knicks bu sene
çok ilginç bir yıl geçirdi. Sezon başında Tyson Chandler gibi önemli bir hamle yaptılar. Tyson Chandler ın takıma katkısı aslında sezon bitiminde ortaya çıktı. New York Chandler ve özellikle çaylak oyuncu İman Shumpert ile birlikte üst düzey bir savunma takımı haline geldi ve muhtemelen sezon sonu verilecek ödüllerden olan DPOY ( Defensive Player Of Year- Yılın savunma oyuncusu ) ödülünü , özellikle Dwight Howard ın form düşüklüğü yüzünden büyük bir ihtimal ile Tyson Chandler alacak. Chandler tek başına harika bir savunmacı olmasının yanı sıra en önemlisi Knicks e savunma kültürünü getirdi bu sene.
Sezonun hemen başlarında Chuncey Billups ı kaybeden Knicks ardından Melo ve Amare yi de kaybetti.. Herkes bu sene de mi aynı derken Lin mucizesi bir anda o en zor zamanlar Knicks i Playoff yarışında tuttu diyebiliriz. Sezonun son kısımların da bu sefer sahneye assolist olarak Melo çıktı. Melo ligin bitimine son 10 - 15 maç kala ligi adeta kasıp kavurdu ve Knicks 7. sıradan Playoff yarışına katıldı.
Çok büyük ihtimal ile 2. sıradan Miami nin rakibi olucaklar. ( En kötü (!) Chicago ile eşleşirler canım ne olacak... ) Tabi ki Miami favori fakat.yavaştan form tutmuş Amare ile ve sağlıklı bir şekilde dönen Lin ile Miami ye oldukça kafa tutucaklardır. Hele Garden da bu takım havaya girerse Miami yi ilk turda oldukça zorlayacaklarına inanıyorum.
6. sırada ise son dönemlerin olay takımı Orlando Magic var. Orlando sezona çok da kötü başlamadı aslında ve Trade deadline nın bitimine kadar " Ha Howard gitti ha gidecek " derken Howard ı kaptırmadan Trade Deadline ı bitirdiler. Fakat herkesin bildiği gibi Howard - JVG ile yaşadığı Nba tarihinin gördüğü en saçma olaylardan birisin yaşanması , takım içinde ki dengeleri altüst etti. Hemen bu olayın arkasından Howard ın sakatlanması (!) Hidayetin de şansız bir şekilde sakatlanması ve bu sezon inanılmaz bir gelişme gösteren Ryan Anderson nın ( bu seneki MIP - en fazla gelişme gösteren oyuncu ödülünün en büyük adaylarından bir tanesi ) form düşüklüğü ile Orlando , ne yapacağını bilemeyen vasat bir takıma dönüştü. Takım 3. 4. sıradan 6 sıraya kadar gerilediler ki Playoff ta büyük ihtimalle 3. sıradan ligi bitirecek olan İndiana ile karşılaşacaklar ki şuanda İndiana değil konsantre olmuş Charlotte bile Orlando yu yenebilecek durumda.Orlando nun bu durumda Playofflarda iş yapmasını beklemek , hele böyle güçlü bir doğu gurubunda çok zor.
5. Sırada Atlanta Hawks var. Atlanta sezona iyi başlamıştı. Josh Smith kendisini yazın geliştirmiş bir halde yeni sezona gelmişti. Atlanta Hawks zaten her zaman kalbur üstü bir takım fakat her sene artık klasikleşen sakatlıkları bu sene de yaşadılar. Al Horford u kaybettiler. Her ne kadar Playofflara yetişme umudu olsa da onun Playofflara kadar form tutması ve istenilen katkıyı vermesi oldukça zor gözüküyor. Sezon içinde bir ara Joe Johnson ı kaybettiler fakat orda da Josh Smith in takımı sırtlaması ile bu süreçte tahmin edilen kadar zorlanmadılar. Zaten Joe Johnson da sakatlıktan sonra durdurulamaz bir şekilde döndü . Şuanda enfes bir basketbol oynuyor fakat şartlar her ne kadar iyiye gidiyor da olsa Atlanta nın ilk turda Boston nı elemesi zor gibi duruyor. Boston nun başını oldukça ağrıtacaklardır fakat Bostonın tecrübesi ile ve kazandığı ivme ile turu geçiceğine inanıyorum.
4. Sırada ise Boston Celtics var. Boston bu sezon her zaman ki gibi aslında. Yine All star hafta sonuna kadar düşük vites ile girip , ondan sonra vites yükselttiler. Bu sene de kötü anlamda ekstra olarak çok kötü sakatlıklar yaşadılar.. Özellikle uzun rotasyonunda büyük sıkıntılar yaşıdılar. Jermaine O'neal ın sezonu kapatması , aynı şekilde her ne kadar yedek uzun olarak oynasa da oldukça iyi katkı veren , kendini bulan Chris Wilcox ın sakatlanması , bir anda Boston nın uzun sıkıntısı yaşamasına sebep oldu.. Garnett i 5 numaraya çekerek bu sıkıntıyı gidermeye çalıştılar fakat ellerinde fazla seçenek olmadığı için yapılacak fazla da birşey yok aslında.Boston uzun sıkıntısını Greg Stiemsma ile geçirmeye çalışsa da onun da yapabilecekleri oldukça sınırlı. Boston bu kadar büyük bir uzun sıkıntısı yaşarken yine de az önce bahsettiğim gibi All Star hafta sonundan sonra Rondo nun ve özellikle Paul Pierce ın mükemmel oynamaya başlaması ile Boston vitesi iyice arttırdı. Miami yi 2 sefer yendiler. 3. maç ise Playoff öncesi hazırlık gibi olacak birazda. Playofflar öncesi iyi bir hava yakalamış Boston Atlanta yı geçer gibi duruyor fakat Boston nın Playoff macerası , karşılaşacağı rakip veya rakiplerin Boston nın uzun sıkıntısını ne kadar kullanacağına ve Boston nın bu sıkıntıyla Playoffta ne kadar dayanabileceği de büyük bir soru işareti tabi. Ama her ne olursa olsun Boston , tecrübesi ile karşılaşacağı rakip veya rakiplerine hırsı ve mücadelesi ile en azından oldukça sorun çıkartıcaktır. Orası kesin.
3. Sırada ise taraflı tarafsız nedense herkesin sempati duyduğu bir İndiana var. İndiana geçen seneden sonra bu sene için büyük beklentiler ile sezona girdiler. Herkes İndiana nın büyük patlama yapıp doğuda Miami ve Chicago yu zorlayabilecek bir takım haline dönüşebileceğine inanıyordu. Aslında sezon sonunda sıralamalarına bakarsak beklenen de oldu. Fakat asıl beklenen o büyük patlama olayını bir türlü gerçekleştiremediler. Şuanda tek aksayan taraf David West gibi gözüküyor. Ona da pek " aksama " denilemez gerçi. David West sistem ile uyuşmadı birazda. Özellikle Roy Hibbert ın yanındaki 4 numara olamayacağı kesin fakat şuanda pek göze batan bir konu değil bu İndiana cephesinde. Trade Deadline da da Leandro Barbosa yı yok pahasına kadrolarına dahil ettiler. Barbosa da bençten gelen kendi şutunu yaratabilecek , bir şekilde sayı bulabilecek oyuncu eksiğini bir nebze gidermiş gibi gözüküyor. Son maçlarda George Hill in Darren Collison nın yerine ilk 5 te başlaması biraz daha İndiana yı toparlamış gibi duruyor fakat İndianın Playoflarda ne yapacağını tahmin etmek oldukça zor. Fakat ne olursa olsun Playofflar da İndiana şu durumda ki Orlandoyu rahat elemesi gerekiyor. Eğer Orlandoyu eleyip konferans yarı finallerine kalırlarsa orda ne yapıcakları biraz da potansiyellerini sahaya ne kadar yansıtabileceklerine bağlı. İndiana her an her şeyi yapabilecek süprizlere açık bir takım.
2. Sırada ki takım ise Miami Heat. 2010 yazında Lebron James i , Chris Bosh ı kadrosuna katan Miami Heat bir anda Nba i karıştıran takım olmuştu zamanında. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Kimileri 5 sene üst üste şampiyon olabilecek kadar bir kapasiteye sahip olabileceklerini söylüyor , kimileri ise sadece 3 oyuncuyla bir iş olmayacağını söylüyordu. Sonuç olarak 2 tarafta yanıldı aslında. Miami ne 5 sene üst üste şampiyon olabildi ( En azından geçen sene olmadı. ) ne de sezonu tamamen boş geçti. Geçen yıl Konferan Finallerinde yılın flaş takıımı olan Derrick Rose lu Chicago yu eleyip finallere kaldılar. Final de ise Playoffların süpriz takımı Dallas a kaybedip 2.lik ile yetinmek zorunda kaldılar. Herkes finalde Dallas a kaybetmenin bu sene için " kamçı " niyetinde olacağını düşünüyordu. Başta haklı da çıktılar aslında. Miami sezona fırtına gibi girdi. Ama sezon ilerledikçe Miami de düşüş başladı. Özellikle sezon başında iyi olmasa da idare edebilen , zaten idare etmesi Miami gibi bir takıma yeticek olan bençten hiç katkı almamaya başladılar. Lebron nın da performansının diz sakatlığı ile biraz da olsa düşmesi Miami yi her nekadar yavaşlatsa da sezonun sonuna doğru toparlandırlar. Fakat sezonun bitimine yakın özellikle Chris Bosh ın " Bundan sonra ki maçları kazansak ne olur " açıklaması Miami de ki sorunun bir kısmını gösteriyor. Miami nin her maça farklı " değer " vererek , en azından her maça değer vererek oynaması gerekiyor. Her ne olrusa olsun , şampiyon olmayı hayal eden bir takımın böyle oynaması gerekiyor.
Miami nin bir başka sorunu ise Erik Spoelstra nın hala rotasyonu bir türlü ayarlayamamış olması. Rotasyonu geçtim Playoffların başlamasına 1 hafta kala hala Miami nin ilk beşinin 5 numarısı kim belli değil. Yani şuan da Playoffların ilk maçında Miami de 5 numara kim oynar derseniz Turiaf mı Joel Anthony mi söylemek güç ki benim söyleyemem önemli değil Erik Spoelstra nın kendisi de bunu bilmiyor. Geçen sene finallerde de yaşandı aslında buna benzer bir olay. Playofflar boyunca piyasa da olmayan Eddie House bir anda finallerde 15-20 dakika almaya başladı. Bu sene James Jones rotasyonda iken bir anda kayboldu. Erik Spoelstra hala takımı kafasında şekillendirebilmiş değil ve bu çok büyük sıkıntı olucak gibi duruyor Playofflarda.
Ama Miami her ne olursa olsun rol oyuncularından beklediği katkıyı alırsa ve maçlarda bazı anlarda ortaya çıkan o üst düzey agresif savunmalarının süresini biraz daha arttırabilirler ise şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olur süphesiz.
Doğunun zirvesinde ise çok büyük ihtimalle Chicago Bulls var. Chicago şansız bir sezon geçriyor. Derrick Rose kasık sorunundan dolayı tam sağlıklı olarak en fazla 15 maç falan oynayabildi. Fakat Chicago yu Chicago yapan da takım halinde birşeyleri başarabilme özelliği. Nba nin en iyi benchine sahipler. Ve maçlar genelde rakiplerinin ve kendilerini yedekleri oyundayken farkı orada açarak kazanıyorlar. Geçen sene Playofflarda Chicago nun gözüken en büyük eksikliği , kendi şutunu yaratabilen bir oyuncu eksikliğini bu sezon başında oldukça iyi bir takviye ile giderdiler.Richard Hamilton ı kadroya kattılar. Oldukça da doğru bir tercihti aslında fakat nerdeyse bu sezon sakatlığı dolası ile hiç oynamayarak geçirdi. Sezon sonuna doğru birkaç maçta oynasa da Chicago nun bu sene Playofflarda başarılı olması için Rip Hamilton nın form tutması çok önemli. Ama Chicago için asıl soru işaret bu sene nerdeyse hiç oynayamayan Derrick Rose un Playofflarda ne yapacağı.
* Nba in Playofflar için hazırladığı Promo da sizi Playoff havasına sokmak için oldukça yeterli olacaktır.
7. sırada ise son dönemde akıl almaz oynayan Carmelo İle ayağa kalkan , adete şahlanan New York Knicks var. Knicks bu sene
çok ilginç bir yıl geçirdi. Sezon başında Tyson Chandler gibi önemli bir hamle yaptılar. Tyson Chandler ın takıma katkısı aslında sezon bitiminde ortaya çıktı. New York Chandler ve özellikle çaylak oyuncu İman Shumpert ile birlikte üst düzey bir savunma takımı haline geldi ve muhtemelen sezon sonu verilecek ödüllerden olan DPOY ( Defensive Player Of Year- Yılın savunma oyuncusu ) ödülünü , özellikle Dwight Howard ın form düşüklüğü yüzünden büyük bir ihtimal ile Tyson Chandler alacak. Chandler tek başına harika bir savunmacı olmasının yanı sıra en önemlisi Knicks e savunma kültürünü getirdi bu sene.
Sezonun hemen başlarında Chuncey Billups ı kaybeden Knicks ardından Melo ve Amare yi de kaybetti.. Herkes bu sene de mi aynı derken Lin mucizesi bir anda o en zor zamanlar Knicks i Playoff yarışında tuttu diyebiliriz. Sezonun son kısımların da bu sefer sahneye assolist olarak Melo çıktı. Melo ligin bitimine son 10 - 15 maç kala ligi adeta kasıp kavurdu ve Knicks 7. sıradan Playoff yarışına katıldı.
Çok büyük ihtimal ile 2. sıradan Miami nin rakibi olucaklar. ( En kötü (!) Chicago ile eşleşirler canım ne olacak... ) Tabi ki Miami favori fakat.yavaştan form tutmuş Amare ile ve sağlıklı bir şekilde dönen Lin ile Miami ye oldukça kafa tutucaklardır. Hele Garden da bu takım havaya girerse Miami yi ilk turda oldukça zorlayacaklarına inanıyorum.





Miami nin bir başka sorunu ise Erik Spoelstra nın hala rotasyonu bir türlü ayarlayamamış olması. Rotasyonu geçtim Playoffların başlamasına 1 hafta kala hala Miami nin ilk beşinin 5 numarısı kim belli değil. Yani şuan da Playoffların ilk maçında Miami de 5 numara kim oynar derseniz Turiaf mı Joel Anthony mi söylemek güç ki benim söyleyemem önemli değil Erik Spoelstra nın kendisi de bunu bilmiyor. Geçen sene finallerde de yaşandı aslında buna benzer bir olay. Playofflar boyunca piyasa da olmayan Eddie House bir anda finallerde 15-20 dakika almaya başladı. Bu sene James Jones rotasyonda iken bir anda kayboldu. Erik Spoelstra hala takımı kafasında şekillendirebilmiş değil ve bu çok büyük sıkıntı olucak gibi duruyor Playofflarda.
Ama Miami her ne olursa olsun rol oyuncularından beklediği katkıyı alırsa ve maçlarda bazı anlarda ortaya çıkan o üst düzey agresif savunmalarının süresini biraz daha arttırabilirler ise şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olur süphesiz.
Doğunun zirvesinde ise çok büyük ihtimalle Chicago Bulls var. Chicago şansız bir sezon geçriyor. Derrick Rose kasık sorunundan dolayı tam sağlıklı olarak en fazla 15 maç falan oynayabildi. Fakat Chicago yu Chicago yapan da takım halinde birşeyleri başarabilme özelliği. Nba nin en iyi benchine sahipler. Ve maçlar genelde rakiplerinin ve kendilerini yedekleri oyundayken farkı orada açarak kazanıyorlar. Geçen sene Playofflarda Chicago nun gözüken en büyük eksikliği , kendi şutunu yaratabilen bir oyuncu eksikliğini bu sezon başında oldukça iyi bir takviye ile giderdiler.Richard Hamilton ı kadroya kattılar. Oldukça da doğru bir tercihti aslında fakat nerdeyse bu sezon sakatlığı dolası ile hiç oynamayarak geçirdi. Sezon sonuna doğru birkaç maçta oynasa da Chicago nun bu sene Playofflarda başarılı olması için Rip Hamilton nın form tutması çok önemli. Ama Chicago için asıl soru işaret bu sene nerdeyse hiç oynayamayan Derrick Rose un Playofflarda ne yapacağı.
* Nba in Playofflar için hazırladığı Promo da sizi Playoff havasına sokmak için oldukça yeterli olacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)