6 Ekim 2012 Cumartesi

Sevgili Olmak Ya da Olmamak - Hayat Dersi

  

                  Bir kızla bir erkek ne kadar arkadaş olabilir ki? Ya da aralarında ki arkadaşlık , sevgili olmaktan ne kadar farklı olabilir ki? Canımlı cicimli sözler , elle ele tutuşup yürümeler dışında pek de bir farkı yok aslında. Zaten sevgililikte arkadaşlık sevgisinin yoğunlaşıp hormonlarında devreye girmesiyle ortaya çıkmaz mı?
  
                 Sevgililik 3 döneme ayrılır. Başta arkadaş olursunuz , sonra sevgili olup bal aylarını yaşarsınz. Daha sonra da sevgilinizi kaybetmemek  çabalarsınız. Sevgililikte herkesin farklı beklentileri vardır. Bazıları huzur ister. Bazıları sürekli heyecan ve hareket ister. Bazıları maço erkek ister. Bazıları kılıpık erkek ister vs. Her insan farklı farklı şeyleri farklı farklı insanlardan ister. Önemli olan her isteğiniz karşılanmayacağını bilip ortada ki pozitif şeyleri görüp mutlu olmaktır.
   
               Artık herkes Romeo ve Juliet gibi Aslı ile Kerem gibi aşlar yaşamak istiyor. Ya da izlediği romantik bir filmde ki gibi sözde birbirlerine deli gibi aşık olmak istiyor. Ama şunun farkındamıyız acaba , Romeo - Juliet , Aslı ile Kerem  birbirlerini her an görüp , mesajlaşsaydı ,  aralarında hiçbir engel olmasaydı aşkları bu kadar büyük olabilirdi. Ya da izlediğimiz o romantik filmlerin mutlu sonlarından sonra onlarda gerçekten ilk günkü gibi birbirlerine aşık kalıyorlar mıdır? 

            Her şeyin hep ilk günkü kadar toz pembe olmasını istiyoruz. Yaptığımız en büyük yanlış bu belki de. Yani 30 yıllık 40 yıllık evli insanlar , bu kadar süre beraber kalmalarının nedeni birbirlerine ilk gün ki gibi aşık olmaları mı? Hiç sanmıyorum.  Önemli olan birlikte olduğun insanla mutlu olman değil midir? Ya da senin onu sevdiğini bilmek , aynı şekilde onun da seni sevdiğini bilmek. Seni hiç kırmıyacağını bilmek de yeterli değil midir? Yeterli olması gerekmez mi ? Yeterli olması gerekir fakat hiçbir zaman , hiçbir kişi için yeterli olmuyor. Hep daha fazlasını istiyoruz. Şunun farkına varamıyoruz. 5 yıl önce dinlediğiniz en sevdiğiniz şarkıyı hala aynı şekilde mi dinliyorsunuz?

           Sevgililiğin bittiği dönem hayatınız da ki en karmaşık , en iğrenç dönemlerinden bir tanesi olur  genelde. Tekmeyi koyanla koymayan arasında farklar vardır elbet. Tekmeyi koyan insan eğer vicdan azabı çekiyorsa  bunu unutmak için kafasını dağıtmak ister. Bunun için de arkadaşları ile gezer tozar. Tekmeyi yiyen gencimiz de ilk anda kendini içkiye , içiyorsa sigaraya vurup aynı zamanda hayatın dibine de vurur. Olayı kabullenmesi uzunca bir zaman alır. Ayrıldığı insanla hala konuşuyor sa en ufak şeylerden milyonlarca anlam çıkarır. 1 gün için de 5 kere umutlanıp bunların hepsini bir anda kaybedip yine kendini içki ve sigaraya vurur. Tekmeyi yiyen genç içinse en zor durum içinde hep bir umut olmasıdır. O umut yer bitirir onu.Bu yüzden çabalar , sevgilisin geri kazanmak için didinir durur. Umudunu kaybettiğinde ya da sevgilisini geri kazandığın da kendince hayat dersini çıkarır.  " Bir daha asla bu duruma düşmeyeceğim. "  

           Sorduğum onca soruya kendi açımdan cevap vermek gerekirirse , bence bir kız ve erkek pek ala arkadaş olabilir. Fakat belirli koşullar vardır. Erkek ve kız sevgililik duygusunu gidermek için kendilerini farklı insanlarda tatmin etmeleri gerekir. Sevgililik yeri geldiğinde arkadaş duygusuyla hiç bir alakası olmaz. Boş kaldığınız her an gözünüzün önüne o geliyorsa veya her gece yatmadan tekrar sevgili olmak için dua üstüne dua ediyorsanız , kendinizi başka insanlara adarken , başka insanlar ile birlikteyken yine de onu özlüyor ve aklınıza o geliyorsa , işte bu aşktır dostum , sevgili olmanın çok üstünde bir şey. 
  
         Hani yazının bir yerinde umudunu kaybetmeyip her şeyden milyonlarca anlam çıkaran ufacık umudunun peşinde konuşan o genç ne yapmalı? o genç bir üst paragrafta ki duyguların hepsini yaşıyorsa sonuna kadar gitmeli. Çünkü bu kadar seven biri , bu kadar aşık olan biri nasıl ve ne kadar yanılabilir ki ?