8 Kasım 2012 Perşembe

İçini Döktüren Yazı

    Hep reklamlarda ki veya dizilerde ki gibi bir hayatım olacağına inanmıştım. Aslında öyle bir hayatım vardı. Öyle bir hayatım olabilirdi de. Ama olmadı. Aynı istek içimde hala var. Ama yaptıklarımla , olanlarla bunun olması imkansız gibi gözüküyor maalesef. Şuanda öyle boktan bir durumdayım ki yapmam gereken tonlarca şey varken burada oturup bu yazıyı yazıyorum. Neden yazıyorum neye , kime yazıyorum onu bile bilmiyorum. Hani desem ki ergenliğe girmedim acısı şimdi mi çıkıyor o da değil. Ergenliğin en doruk noktasını yaşadım yani. Hani aksiyon filmlerinde birini kaçırırlar sonra onu kurtarmak için kahramanı gelir mutlu sonla biter ya , ben o filmler deki gibi kaçırılmış ama hiçbir zaman kahramanı gelmemiş , gelmeyecek olan biri gibi hissediyorum kendimi. Önceden birileri deseydi ilerde böyle böyle olacaksın diye güler geçerdim herhalde. Ama işte öyle olmuyormuş işler , olmuyor biri vaya bir şey gelip her şeyin içine sıçıp gidebiliyor. Bu kimsenin kabahati değil tabi ki. Ortada bir kabahat varsa o da bu kadar güçsüz olmandır işte. Oysa ki hep korkmuştum ben. Böyle durumlara düşmekten. Güçsüz olmayacaktım hiçbir zaman. Sadece bir kez , biri için  , bir şey için tüm kalkanlarımı indirecektim ve o da bunu kötü kullanmayacaktı. Ama olmadı. Evde ki hesap çarşıya uymadı. Uyduramadım. Ee  ne olacak peki derseniz , bende  ne olacağını pek bilmiyorum açıkçası. Zaten şu sıralar pek çok şeyin cevabını da bilmiyorum. Önümde başladığım yola devam edebilmem çok önemli bir viraj var ve bunu geçebilmem için birinin beni kolaylaması gerek gerçekten. Hiçbir şeyi bilmeyen ben , hiçbir şeyi bilmeden hayatımın dönüm noktalarından biri  olduğunu düşündüğüm bu yolda ne olacağımı her şeyden çok ama çok merak ediyorum. 

7 Kasım 2012 Çarşamba

Görünen Köy Kılavuz İster - Hayat Tecrübesi

     Çoğu insan hayatını belirli bir düzende yaşamakta. Bu düzen bazı insanlar tarafında veya bazı şeyler tarafından oluşur. Düzeni seven biri için düzenden çıkmak oldukça zor. Benim için de aynen öyle. Hayatımın düzeni bozuldu mu sudan çıkmış balık gibi olurum. Oldum da.

      Her şey tıkırında giderken düzeninizi sağlayan , hatta sizi mutlu eden ender şeylerden biri olan dört elle sarıldığınız kişi veya her ne ise kendinizi boşlukta hissedersiniz.  Bu lise çağında ne yapacağını bilmeyen , çeşitli triplere girilen bir boşluk değil , boşluğun ta kendisidir. Hele ki hayatınızın temel taşlarını oluşturan şey bir çeşit duygusal bağ ise tam anlamı ile boku yemiş durumdasınız demektir. Yeni bir yola girersiniz ve bu yol epey bir zorluklarla dolu olur.Başlangıçta olayın farkına varmaya çalışırsınız. Farkına varmak istemezsiniz. Farkına vardığınız an ise artık tamamen değişmiş biri olarak ortaya çıkarsınız. Kendinizi tanımakta zorluk çekersiniz. Çevrenizde ki her insana karşı tavrınız , duruşunuz değişir. İyi iken bir anda dünyanız kararmış gibi olur. Eskiyi istersiniz. Sahip olduğunuz o mükemmel düzeni , mükemmel hayatı geri istersiniz. İçinizde sizi mahvedecek olan " acaba " umuduna bağlı bir şekilde yaşamaya başlarsınız. Artık olanların farkında olsanız bile içinizden  ufak çapta da olsa inkar etmeye devam edersiniz. Dediğim gibi bu olanlar bir duygusal bağ yüzünden olduysa normale dönüş epeyce zor olur.  Hatta şuanda geri dönüşün  tamamen olabileceğine inanarak da bu yazıyı  yazdığım söylenemez. Ne bok yiyeceğinizi bilmeden yaşamaya devam edersiniz yinede. Eskileri hatırlar , hüzünlenirsiniz. Eskileri hatırlamak için elinizde ne varsa onu yaparsınız. İşin en acı kısmı da geriye dönüş için boşa kürek sallamaya devam edersiniz. Çevrenizde ki insanlar size acıyarak bakar. Yardım etmeye çalışırlar. Elinizin tersi ile itersiniz. İyi niyetli de olsa yardımlarının hiçbir halta yaramayacağını bildiğiniz için umursamazsınız. Bol bol yürürsünüz. Yalnız kalmayı her zaman seviyor olsanız da daha da yalnızlaşmak istersiniz. Sigara içiyorsanız daha çok sigara içersiniz. İçki içiyorsanız maddi gücünüzün yettiği kadar içki içmeye devam edersiniz. Eskiden yürüdüğünüz , huzurla yürüdüğünüz yollarda aynı huzuru ararsınız. Dostunuz ile kafa dağıtmaya çalışırsınız o da bir halta yaramaz. Verilen tavsiyelere uyup başka insanlarda o huzuru , düzeni ararsınız o da bir halta yaramaz. Aklınız bir yerde takılmış olup ne varsa içinize atarsınız. 7/24 içinizde ki " Acaba ? " ya cevap ararsınız. Ne yaptığını merak ettiğiniz için  elinizde hangi kaynak varsa sürekli onu kullanarak merakınızı gidermeye çalışırsınız. Bunu yaparken kendinizi daha da boka dönüştürürsünüz. Yapmanız gereken şeyleri yapamazsınız. Vicdan azabı yaşarsınız. Özlem duygusu dört bir yanınızı sarar buna engel olamazsınız. Her şeyden bir anlam çıkarmaya çalışırsınız daha da kötü olursunuz. Her şeyi bırakıp uzaklaşmak istersiniz bunu da yapamazsınız. Hayatından çıkmak istersiniz aslında bunu düşünürken bile korkarsınız. Yolunuza devam etmek için yapmanız gereken şeyler bellidir belki de önünüzde olsa bile görmek istemezsiniz eskiyi istersiniz. Eskiyi istemek , buna bağlı kalmak alışkanlıktan olmadığını bilseniz bile bunu kimseye anlatamazsınız. Eğer bu bir duygusal bağ ise aslında siz  bunun en büyüğünü en  güzelini , en özelini hatta herkesin aradığı istediği şeyi  yaşadığınız için onu tekrar istersiniz bunu da kimseye anlatamazsınız. Tek anlatmak istediğiniz kişiye bile anlatamazsınız. Aklınızda milyonlarca soru olur. En sonunda kendinizi acırsınız. Acımalısınız da çünkü o durumdasınızdır. 

    İşte tam bu anda aslında görünen köy için bir kılavuza ihtiyaç duyarsınız. Elinizden tutup sizi normale döndürebilecek birine ihtiyaç duyarsınız Ama siz bu haldeyken , sizi o köye götürecek , elinizden tutacak birinin bile o olmasını isterken  o köye gitseniz ne değişir ? İnanın bunu bilmiyorum. Olur da bir gün tüm bu soruların cevabını verebilecek duruma gelirsem , sanırım  hayatın şifresini de çözmüş olacağım.